Her siyasetçinin seveni, sevmeyeni olur. Ancak seçmenin desteklemediği bir siyasetçiye dahi rakip olarak saygı duyması ve ciddiye alması her siyasetçiye nasip olmuyor. Siyasetçiler yapıp ettikleri ile saygınlığı ve ciddiyeti kendileri inşa ediyor. Yaşını başını almış bir vatandaşın Ali Babacan'a söylediklerini izleyince bu hakikati bir kez daha hatırladım. Babacan'ın selam verdiği kişi selamını almayı bırakın söze "Allah akıl fikir versin" diyerek başlayıp peşi sıra "Sen AK Parti'de itibar kazandın, seni davar çobanı tutan olmazdı" sözleri ile devam ediyor. İfadeler ağır ama seçmenin gözünden hakikati anlatıyor.
Recep Tayyip Erdoğan da vakti zamanında üstelik Milli Görüş'ün karizmatik lideri Merhum Necmettin Erbakan hayattayken kendi yolunu çizdi. Milli Görüş'e destek vermiş bir çok seçmen bu kararından dolayı Erdoğan'ı kıyasıya eleştirdi. Kızdıkları şey Erdoğan gibi bir siyasetçinin kendi partilerinde olmamasıydı. Bununla birlikte her zaman Erdoğan'a saygı duydular, ciddiye aldılar. Mesela ona hiçbir zaman "sen bir hiçtin" demediler/diyemediler çünkü gençlik kolları başkanlığından, Beyoğlu Belediye Başkanlığı adaylığından, İBB Başkanlığı'ndan beri kendi tarzı, tercihleri, cazibesi olan bir siyasetçi oldu.
Dahası Recep Tayyip Erdoğan'ın Milli Görüş ile yollarını ayırması da kendi tarzı, tercihleri ve cazibesinin bir devamıydı. Daha İBB Başkanı iken gerektiği yerde farkını gösterdi, partisi ile farklılaşsa da içeride kalıp mücadele etmeyi tercih etti, mücadelesini de kapalı kapılar ardında değil açık seçik yürüttü ve ayrılık için son ana kadar bekledi. Belki de Fazilet Partisi Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmasa parti içerisindeki mücadelesine devam edecekti. Ancak parti kapatıldıktan sonra kendi ekibi ile yeni bir parti kurmayı seçti. Ali Babacan'ın ise AK Parti üyesi iken, hatta Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı adaylığı için imza vermişken, Abdullah Gül'ün muhalefete çatı adayı olması için çabaladığını kendi ifadesinden biliyoruz.
Tabi ki Erdoğan ile Babacan mukayese edilemeyecek siyasi kişilikler. Mukayese edilememelerinin nedeni ise Erdoğan'ın attığı bu adımlarla kendine saygın bir siyasi profil inşa etmesi. O saygınlık sonradan inşa edilemiyor. Zaten Ali Babacan'ın da böyle bir derdi yok gib; Ağır eleştirilerine yüz yüze cevap veremediği seçmenle akşam eve gidince sosyal medyadan "iyi ki telefonunu çıkar, demedi" diyerek dalga geçmeye çalışıyor. Hatırlatalım; saygınlık sonradan kazanılmıyor ve seçimler sosyal medyada yapılmıyor.
