Muhalefetin seçimlere dair ilgi çekici bir döngüsü var. 2002'den bu yana Recep Tayip Erdoğan'ın kazandığı seçimlerin hepsinden sonra bu döngüye uygun tepkiler veriyorlar. Seçimden önce ve sonra seçimin meşruiyetini tartışmaya açıyorlar. Daha kampanya döneminde yaklaşan seçimlerin adil olmayacağını ve seçim yolsuzlukları gerçekleşeceğini tekrarlamaya başlıyorlar. Aslında bu "seçim yaklaşıyor, biz şimdiye kadar yüksek perdeden oy oranları açıkladık ancak başarısız olacağız" demenin bir yolu. Seçim gerçekleştikten sonra meşruiyet sorgulamasını bir adım ileri taşıyıp, seçimlerin tamamen hukuksuz olduğunu söyleyip Meclis'i veya Cumhurbaşkanlığı'nı boykot dahil sürdürülmesi imkânsız bazı kararlar açıklıyorlar.
Ve tabii seçimin üzerinden neredeyse bir yıl geçmeden "AK Parti'nin oy kaybetmeye başladığı, iktidarın bitmek üzere olduğu, yapılacak ilk seçimde sandığa gömüleceği" faslı başlıyor. Daha bir yıl önce seçmenden %50'ye yakın bir destek almış partinin veya adayın dört yıl sonra yapılacak seçimde "gidici" olduğunu tespit etmek doğrusu garip bir siyasi öngörü.
Muhalefet birkaç yıl "bu sefer gidiciler" nakaratını tekrarlayarak oyalanıyor. Doğal olarak devamlı tekrarlanan "bu sefer gidiciler" nakaratı muhalif seçmende beklentiyi yükseltiyor.
İki seçim arası hepi topu beş yıl. Göz açıp kapayınca kadar geçmiyor ama nihayetinde sayılı gün. Günler geçtikçe seçim tarihi ve acı gerçekle yüzleşme zamanı yaklaşıyor. Propaganda için yapılanları bir kenara ciddi kamuoyu araştırmaları yaklaşan seçimin sonuçlarıyla ilgili aşağı yukarı bir fotoğraf ortaya koyuyor; muhalefet muhalefette, iktidar iktidarda devam. Tam bu esnada muhalefetin yaklaşan yani yüksek ihtimalle tekrar kaybedecekleri seçimin meşruiyetini sorgulama girişimleri tekrar başlıyor. Böylece muhalefetin garip seçim döngüsü tamamlanmış oluyor.
Bazı yorumcular son günlerde muhalefet kanadından gelen "siyasi cinayetler olabilir" ve "Tayyip Erdoğan seçimi kaybetse bile koltuğu bırakmaz" açıklamalarını bir kaos hatta siyasete müdahale planının parçası olarak değerlendiriyorlar. Geçmişte bunun örneklerini gördük. Dolayısı ile bu ihtimali yabana atmak mümkün değil. Öte taraftan tüm yaşananlar yukarıda açıkladığım muhalefetin garip seçim döngüsüne de uyuyor. Ciddi kamuoyu araştırmalarının hepsi Cumhur İttifakı'nın hem Meclis seçimlerinde hem de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde %50'yi geçtiğini gösteriyor. Anlaşılan muhalefetin garip döngüsünün seçimi itibarsızlaştırma aşamasına geldik. Seçim tarihi yaklaştıkça ve kamuoyu araştırmaları benzer sonuçlar verdikçe muhalefet olası hezimetin sarsıcı etkisini azaltmak için bu türden ön alıcı girişimlerin sayısını arttıracaktır.
