Tarihi 28 Haziran 2021

Ne çektin be bilim!

SON yılların en fazla istismar edilen kavramı bilimdir. En saçma laflar bilim adına ediliyor. Bırakın sistematik bir eğitimden geçmeyi, temel muhakeme vasıflarına sahip olan kişilerin etmeyeceği laflar bilim adına ediliyor.
Geride bırakmaya hazırlandığımız salgın sürecini hatırlayalım. Sağlık Bakanlığı bünyesinde Bilim Kurulu kuruldu. Kritik kararlar alınırken Bilim Kurulu'nun tavsiyelerine kulak verildi.
Bilim Kurulu maske kullanılmalı tavsiyesinde bulununca hükümet maske takma zorunluluğu getirdi.
Bilim Kurulu insan hareketliliği azaltılmalı deyince sokağa çıkma kısıtlamaları gündeme geldi. Buna rağmen muhalefet oturduğu yerden "Hükümet, Bilim Kurulu'nu dinlemiyor" safsatası çıkardı. Tek amaçları Bilim Kurulu'nu kışkırtmak, üzerlerinde baskı oluşturup siyasi zemine çekmekti. Kurul muhalefetin tüm çabalarına rağmen bu tuzağa düşmeyince bu sefer Bilim Kurulu'nun kendisi hedef tahtasına oturtuldu.
En son Kemal Kılıçdaroğlu, Bilim Kurulu'nu hükümetin yandaşı olmakla suçlayıp istifaya çağırdı. Ülkenin alanında uzman bilim insanlarından oluşan, maddi bir karşılık beklemeksizin elini taşın altına koyup salgın yönetimine katkı veren Kurul siyasi militanlık yapmayınca birden gözden düştü.
Benzer bir bilim istismarı şimdi Kanal İstanbul bahsinde yaşanıyor.
Ortada dev bir rapor var.
Alanında uzman onlarca akademisyenin imzasını taşıyor. Kanal İstanbul'un inşa edilmesi durumunda çevreye tahribat yapıp yapmayacağını tartışıyor rapor. Çevreden su kaynaklarına, deprem riskinden canlı çeşitliliğine kadar her başlık teker teker incelenmiş, tartışılmış. Bilim insanları Kanal'ın inşaatının önünde bilimsel bir engel olmadığı konusunda hem fikir.
Bu rapor ortadayken hala Kanal İstanbul'a karşı çıkılır mı? İsteyen çıkar! Kimisi ekonomik gerekçelerle, kimisi ise siyasi gerekçelerle Kanal İstanbul'un yapılmasını onaylamayabilir. Ama meseleyi bilime bağlamanın, bilimi istismar etmenin anlamı yok. Kanal İstanbul inşaatı bilme aykırıdır derseniz komik duruma düşersiniz, hem de edepsizlik etmiş olursunuz. Hatırlayalım; Ekrem İmamoğlu bir televizyon yayınında Kanal İstanbul'un İstanbul'un deprem riskini arttıracağını iddia etmişti.
Yayına bağlanan Prof. Celal Şengör, Kanal İstanbul ile depremin en ufak bir alakası olmadığını söyleyince İmamoğlu bu sefer Şengör'e saldırmıştı. Şengör'ün bilimsel değil siyasi konuştuğunu iddia etmişti.
Malum Celal Şengör pek de AK Parti'ye yakın diyebileceğimiz bir isim değil. Hatta Kanal İstanbul'a karşı olduğunu ancak konunun depremle bir alakası olmadığını söyledi. AK Partili olmamasına, Kanal İstanbul'a karşı olmasına rağmen bilimi siyasi istismar mevzusu haline getirmeyince, bilim istismarcısı Ekrem İmamoğlu tarafından yandaş ilan edildi.
Memleketin de bilimin de yakasından düşseler ne güzel olur!