Diğeri de şüphesiz 15 Temmuz kalkışmasına toplumun büyük ekseriyetinin göstermiş olduğu direniş. 15 Temmuz'da Türkiye'nin artık askeri darbelere gerekirse filli olarak canıyla kanıyla bedel ödeyerek müsaade etmeyeceği görüldü.
Emekli amirallerin gece yarısı bildirisine de bu perspektiften bakmak gerekiyor. Her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı görüşlerini açıklamakta hürdür. Ancak eskinin darbe bildirilerine, muhtıralarına özenen, gereksiz bir laiklik ve Atatürk vurgusu içeren, saçma sapan göndermelerle siyasete parmak sallayan bu bildirinin ne anlama geldiğini hepimiz çok iyi biliyoruz.
Ortada açıklanan bir kanaat yok, Türkiye'nin hayrına bir çaba hiç yok. Düpedüz siyasete nizam verme özlemi, had bilmezlik, ayarsızlık var.
Bildirici emekli amirallerin büyük bir kısmı görev başındayken Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın emrinde görev yaptılar. Muhtemelen büyük bir kısmı Erdoğan'ın başkomutanlığından oldukça rahatsızdı. Kendileriyle birlikte resepsiyonlarda viski yudumlarken 10. Yıl Marşı okuyacak birisini başlarında görmek isterlerdi. Bu nedenle Erdoğan'a "seve seve" itaat etmediler ancak Erdoğan'ın milli iradeyi savunurken takındığı tavizsiz tutum sayesinde "paşa paşa" emirlere uydular. Şimdi görevdeyken yapamadıklarını emekli olunca yapmaya çalışıyorlar.
Sayın emeklilere hatırlatalım; bu millet ordusunu çok sever.
Rütbelisine ayrı hürmet gösterir, rütbesizini ayrı bağrına basar. Tam da bu nedenle, yani şanlı ve muzaffer ordumuza duyduğu muhabbet ve hürmetten dolayı, o kuruma mensup bazı başıbozukların yaptığı serkeşlikleri büyüklük göstererek görmezden gelir.
Ama sabrın da bir sınırı var.
O sınır aşıldığında olanları hepimiz gördük, biliyoruz.
Yani demem o ki sayın emekliler paşa paşa oturun yerinizde. Haddinizi aşmayın, milletin canını sıkmayın!
