Tarihi 31 Aralık 2018

Seçim sonrasına ‘ÖZEL’ muhalefet

REFERANDUMUN üzerinden neredeyse iki sene geçmiş.
Referandumda kabul edilen cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ilk seçimi yapılalı altı ay olmuş.
CHP referandumda kabul edilen sisteme göre seçimlere girmiş. Üstelik çok eleştirdikleri ittifak yasasına göre İYİ Parti ve Saadet'le ittifak kurmuş. Seçimde Muharrem İnce'yi büyük umutlarla aday göstermiş.
Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimleri kazanmış. Yeni sisteme göre kabinesini kurmuş, ülkeyi yönetmeye başlamış.
Tüm bunlar olup bitmiş, üzerinden onca zaman geçmiş. Şimdi yerel seçime giderken CHP birden Erdoğan'ın meşru cumhurbaşkanı olmadığını söylemeye başlıyor. Meşru değil diyor ama neye göre meşru olmadığını bir türlü açıklayamıyor.
Eskiden olsa seçim hileli oldu der dururlardı. Ama seçim gecesi CHP ittifakının adayı olan Muharrem İnce seçimde hile olmadığını tescil etti.
Söyleyecek bir şey yok 'adam kazandı' diye açıklama yaptı. Hatta bu açıklama üzerine CHP seçmeni olmadık senaryolar üretti. İnce'nin kaçırıldığını, tehdit edildiğini, karargahının albaylar tarafından basıldığını, muhalif televizyon kanallarına askerlerin çıkartma yaptığını filan iddia ettiler.
İnce ise hayal ürünü senaryoları üreten CHP seçmenlerine 'şizofren' bile dedi.
Peki nereden çıktı şimdi bu meşruiyet meselesi?
Çok basit ama bir o kadar acı.
CHP yine bir seçim öncesinde kendi seçmenini aptal yerine koymaya hazırlanıyor. Suni bir gerilim, rejim tartışması, meşruiyet krizi, diktatörlük tartışması çıkartarak seçmenini rehin alıyor. Kılıçdaroğlu'nun ifadeleri ile 'tıpış tıpış' oy vermeye mecbur ediyor.
Hatırlayalım; 24 Haziran seçimlerinden sonra CHP'de büyük bir parti içi muhalefet dalgası başladı. Muharrem İnce'nin başını çektiği muhalifler olağanüstü kurultay için imza topladılar.
Delegenin neredeyse yarısı olağanüstü kurultay için imza verdi. Demokrasiyi ağzından düşürmeyen Kılıçdaroğlu delegelerin imzasını hiçe sayarak kurultay taleplerine kulaklarını tıkadı.
Kılıçdaroğlu seçim yenilgilerine bir yenisini daha ekledi ama günün sonunda genel başkanlık koltuğundan kalkmadı.
CHP seçmeninde büyük bir motivasyon kaybı var. Ne yapsalar Erdoğan'ı ve AK Parti'yi yenemedikleri gibi Kılıçdaroğlu'ndan da bir türlü kurtulamıyor. Hal böyleyken CHP seçmeninin azımsanmayacak bir kısmı sandığa gitmeyebilir.
CHP yönetimi rejim krizi ve meşruiyet tartışması çıkartarak kendi seçmenini sandığa gitmesi için motive etmeye çalışıyor. Ve maalesef her seçimde olduğu gibi CHP seçmeni bu sefer de dolmayı yutuyor.
CHP'nin seçime giderken uygulamaya koyduğu kriz politikasında grup başkanvekili Özgür Özel'in 'özel' bir yeri var. Önce mecliste Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar hakkındaki yakışıksız sözleri ile gündeme geldi. Akar kendisine gereken cevabı verdi ama Özel pes etmedi. Peş peşe basın toplantıları düzenleyerek Akar hakkındaki sözlerini devam ettirdi.
Daha sonra darbe sevicisi Müjdat Gezen ve Metin Akpınar'a sahip çıktı. Kameralar karşısına geçip üst perdeden hürriyet nutukları attı. Şimdi Binalı Yıldırım'ın İBB adayı olmasına takmış durumda. Kanun gayet açık, ortadayken Yıldırım'ın istifa etmesi gerektiğini söylüyor.
Özel bunların hepsini yaparken adeta bir tiyatro oyuncusu gibi davranıyor. Haykırarak cümleler kuruyor, masaları yumrukluyor, boğazı yırtılırcasına bağırıyor, ona buna haddini bildiriyor, masaları yumrukluyor. CHP seçmenine veriyor çoşkuyu. Yüksek perdeden laflar, fal taşı gibi açılmış gözler, tutkulu haykırışlar...
Özel'in bu performansının bir nedeni şüphesiz var; 31 Mart'tan yani seçimden hemen sonra başlayacak CHP genel başkanlık tartışması. Özel şimdiden yatırım yapıyor. Kılıçdaroğlu ve İnce'ye duyurulur!