Tarihi 30 Ağustos 2018

Devşirme Üniversitesi

SOSYAL medya trolleri hepimizin ortak sorunu.
Sağa sola sataşıp küfrediyorlar, gerçek hayatta iki kelimeyi bir araya getiremeyecek kişiler sahte kimliklerin arkasına saklanıp her türlü lafı dahası hakareti etmekte bir sakınca görmüyorlar.
Sosyal medyada her görüşten troll var ama çoğunluk ergen Kemalistlerde.
Sayıca çoğunluklarının üzerine bir de edepsizlik ve pervasızlıkları eklenince bazen cidden can sıkıcı olabiliyorlar.
Bazen de bu troller bir şekilde ifşa oluyorlar. Bilgiye ulaşmanın bu kadar kolaylaştığı bir ortamda bir şekilde açık veriyorlar ve kimlikleri deşifre oluyor.
Bugünlerde sosyal medyanın önde gelen azılı İslam düşmanı trollerinden birisi ifşa oldu.
Dini değerleri her fırsatta aşağılayan, dindarlara her türlü küfrü eden, başörtülü kadınlara hakaretler sıralayan trollün üniversiteden mezun olduğu gün çarşaflı annesi ve başörtülü kız kardeşi ile çektirdiği fotoğraf düştü piyasaya.
Fotoğrafı gören hemen herkesin sorduğu soru benim de aklıma düştü; ailesinde mütesettir hanımlar olan bir birey nasıl olur da İslami değerlere ve başörtülü kadınlara hakaret edecek kadar dönüşür, yabancılaşır ve düşmanlaşır?
Sorunun cevabı üzerine düşünürken gözüme Barış Mustafa Kalafat'la ilgili haber ilişti.
Mimar Sinan Üniversitesi'nde okurken eğitimini yarıda bırakıp, terör örgütüne katılan ve güvenlik güçlerinin Tunceli'de düzenlediği operasyon sırasında etkisiz hale getirilen terörist...
Eline silah alıp dağa çıkan ve güvenlik güçleri tarafından etkisiz hale getirilen bir teröristin arkasından ağıt yakacak değilim.
Ancak şu soruyu sormamız gerekiyor; nasıl oluyor da üniversitelerimiz bu memleketin evlatlarının devşirildiği yerlere dönüşüyor?
Tabii ki herkesin anne babası ile aynı dini inancı veya ideolojiyi taşıması gerekmiyor. İnsan hayatında kimlik değişimi yaşayacaksa bunun olması gereken en muhtemel yerlerden birisi de üniversite. Ancak bu iki örnekte de masum kimlik değişimlerinden bahsetmiyoruz.
Dindar bir anne babanın ateist olan evladından söz edebiliriz mesela.
Ailesinin dini inancını paylaşmayan ne ilk ne de son evlat olur. Ama karşımızda üniversitede dini inancını terk eden değil üniversitede din düşmanı olan bir evlat örneği var.
İkinci örnek daha vahim...
İlmin, irfanın, düşüncenin, ifadenin yuvası olması gereken üniversite terör örgütüne militan yetiştiriyor.
Üstelik bu münferit bir vaka da değil, sayısız örneği mevcut.
Şimdiye kadar işsizliğin, mesleksizliğin, fakirliğin, mağduriyetin gençleri terör örgütlerinin kucağına ittiği anlatıldı durdu.
Ama İstanbul'un göbeğinde Türkiye'nin köklü üniversitelerden birisinin öğrencisinin terörist olmasından bahsediyorsak ortada başka bir sorun var demektir.
Üniversite otoparklarında saklanan bombalı araçlar, okulunu bırakıp terörist olan öğrenciler, derste terör örgütü propagandası yapan sözde hocalar, Türkiye'nin terörle mücadelesine karşılık uluslararası güçleri müdahaleye çağıran bildiriyi imzalayan "akademisyenler", Zeytin Dalı Harekatı'nda şehit düşen askerlerimizin ruhu için lokum dağıtılan standı basan öğrenci kılıklı vandallar...
Maalesef daha birçok örnek sayılabilir ama sonuca ulaşmak için bu kadarı yeterli; bu ülkenin evlatları bu ülkenin üniversitelerinde sistematik olarak devşirilip kendi memleketine düşman hale getiriliyor.
Kahraman güvenlik güçlerimiz şehirde dağda, yurtiçinde ve yurtdışında can pahasına terörle mücadele ederken üniversitelerimiz terörist yetiştiriyor.
Sizce de bir şeyler ters gitmiyor mu?