DÜNYANIN en güçlü takımlarından birine karşı sadece prestij ve para maçına çıkıyorsun.
Tur atlama şansın pratikte yok. Üç gün sonra da çok zorlu lig maçın var.
Üstelik sakat ve cezalılar yüzünden futbolcu kaybın var. Böylesi bir durumda bu kadar kısa boylu takım olmasına takmazsanız, hangi kadro çıksa normaldir ama Pektemek hariç! Elinde patlamış, Türkiye'nin en iyi golcüsü diye övgüler düzen yorumcular araziye uymuş, yaş 29 olmuş, yatarak aldığı astronomik ücreti nedeniyle bir yere de gitmiyor... Tamam da takımı eksik oynatarak bu sorun çözülmüş olmuyor ki…
BEKLENEN OLDU
Üstelik yanında da Love var.
Bu ikili forvet hattıyla daha maçın başında prestij ve paradan vazgeçmiş oluyorsun aslında. O zaman en başta turun gittiğini bilmesine rağmen stadyumu dolduran o cefakar seyirciye haksızlık ediyorsun. Gol;
Necip'le başlayan pozisyon hatası, asıl kabahatli olan Gökhan'ın ters kademeye girmemesi ve Tolga'nın çıkmamasıyla geldi.
Ondan sonrası morali düşen futbolcuya eziyet olmuştu ki Bayern'in laubaliliği sonucu atılan gol hırs getirdi. Hedefiniz Şampiyonlar Ligi'yse kadronuz da ona uygun olmalı. Beşiktaş'ta oynayan hiçbir futbolcu Bayern'de kadroya giremez. Acı ama gerçek de aradaki fark da bu denli açık. Bizim defans oyuncularına hava topunda merdiven lazımdı ki eşit olsunlar.
Bayern'in elemesi beklenen şeydi, kuşkusuz daha iyi olabilirdi ama sonuçta olması muhtemel olan oldu.
MAÇIN EN İYİSİ TARAFTAR: Bu bağlılık sosyolojik bir olgudur.
MAÇIN EN KÖTÜSÜ PEKTEMEK: Oynaması dibe vurmak demek.