HER ülkenin ve tabi Türkiye'nin de ligleri oynatma ısrarını saygıyla karşılamak endüstri evresinin bir dayatması.
Profesör Celal Şengör hocayı da isyan ettiren astronomik transferler ve katma değerleriyle 50 milyar avroluk bütçeye ulaşan endüstriyel futbol canavarı, yayın gelirlerine, taraftara ve taraftarın büyüttüğü katma değerlere doğrudan bağımlı.
ÖNGÖRÜ YAPMAK ZOR
Ve Corona ile bu bağın en az yüzde 30-40'lık bir kayba uğrayacağı net, sonrası için de sağlıklı bir öngörü yapmak henüz mümkün görünmüyor.
Tüm dünyada kulüplerin bütçelerini çok aşan transferlerle suya yazı yazdıklarını sağır sultan da senaryolaştırıp dizi haline getirecek kadar öğrendi.
Türkiye açısından durum daha da vahim. Corona belası öncesinde resmen ilan edilmemiş iflas bilançoları ile yaşamaya çalışan Üç büyükleri, bu büyük darbe sonrası daha da sıkıntılı bir süreç bekliyor.
Elbette başta Trabzon olmak üzere diğer kulüpler de sıkıntıdan paylarına düşeni alacak.
Ama kabul edelim ki Trabzonspor hem oyuncu kaynağının verimliliği hem de zorunlu da olsa "iyi" yönetimle bu süreçten en az zararla çıkan camia olacak gibi.
Yineliyorum; tüm şartlar zorlanarak kalan 8 haftayı tamamlamak TFF'nin ilk hedefi olmak zorunda. Fatih Terim'i BJK derbisi sonrası isyan noktasına taşıyan riski sıfıra indirip ligleri tamamlamak en adil çözüm olacaktır.
Ancak pandeminin seyri eğer bu seçeneği mümkün kılmazsa, o zaman yapılacak şey de belli;
Dünya neye yönelirse TFF de o doğrultuda karar verecek ve bu karar kendini keyfiyet değil etik zorunluluk olarak dayatacaktır.
Umar ve dileriz ki, çamaşır makinesine anten takılarak çamaşırlara daha temiz görüntü verme çabasına benzer, yaşanırken komik bir zaman sonra trajik arayışlara girilmez.
ANTEN İHTİMALİ...
Zira, futbol tarihimize bakınca, anten ihtimali de hiç zayıf değil hani!
En basiti şu; Türkiye futbolunu 30 yıl UEFA'da temsil eden isim, bu ülkenin ilk "resmi" şikesini hasıraltı eden Futbol Federasyonunun başkanıydı!
Meslek büyüğümüz olarak saygı duyup özlemle andığımız , bir dönem TAKVİM'de de köşe yazılarını okuduğumuz sıkı ve harbi Fenerbahçeli merhum Halit Çapın abimizi bir cümlesiyle anarak bitirelim;
"Hani adamın biri altıncı kez evlendiği karısı da kız çıkmayınca basmış feryadı 'Ulan kim öpüyor bunları?' Durum vaziyetimiz aynen öyle..." (Ben Sana Küskünüm İstanbul / Halit Çapın)