"Başarılar gençler" dileğinde bulunur. Gençler teşekkür eder ve içlerinden biri "Ali bey verin artık kullanışı" mealinde bir şey söyleyince F.Bahçe başkanı şakayla karışık, "Beni kalbimden vurmayın gençler" der ve taraflar ayaküstü edep ve saygı sınırları içinde kısa bir sohbet sonrası ayrılır.
Gelelim maça; defans hattındaki sorunlar nedeniyle hücum ve pas oyununu bir keyfiyet ve tercih yerine, zorunluluk olarak yeşil zemine taşıyan Bordo-Mavililer, beklendiği gibi bir başlangıç yaptı.
Kaptan Sosa, başaltındaki Yusuf ve Abdulkadir'i de Pruva'ya yönelten tercihleri ile F.Bahçe kalesini zorlamaya başladı.
Tetrazon etkisi gösteren bu irade çok geçmeden sonuç verdi ve Trabzon penaltıyı buldu ama golü bulamadı.
Sosa önderliğindeki Barcelona golünden sonra akılmaz goller kaçıran Trabzon, Sosa'nın enfes golüyle 2 farkı yakalayınca oyunu kopardı derken F.Bahçe'nin beraberlik umudu son dakikaya kadar sürdü. Herkes kabul edecektir ki, rakip bu maçtan puan çıkarsaydı futbol kendine ihanet ederdi.
MAÇIN EN iYİSi SOSA
Takımını bir maestro gibi yönetti.
MAÇIN EN KÖTÜSÜ VALBUENA
Fransız futbolcu gününde değildi.
