Tarihi 8 Ağustos 2018

Yerli ve milli olma zamanı

DÖVİZDE son günlerde bir hareketlilik var ve insanlar birbirine ne oluyor diye soruyor. Bir bilene soralım dedik ve A Haber Ekonomi Müdürü Özlem Doğaner'e "ne oluyor?" diye sorduk. İşte cevabı: Döviz lobisinin hedefinde Türkiye var. ve Türkiye'nin milli ekonomisi var. Seçim öncesinde özellikle pek çok kredi derecelendirme kuruluşlarıyla, dolarla, euro ile saldırıya geçen döviz lobisi yine devrede. ABD ile ilişkileri bahane ederek algı operasyonları yürütmeye çalıştılar. Başkan Erdoğan, 100 günlük eylem planını açıklarken Türkiye'nin ekonomik bir savaşta olduğunu ifade etmişti. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak da Orta Vadeli Program (OVP) ile ilgili ipuçları verdi. Türkiye ekonomisinin önümüzdeki dönemdeki stratejik planlarını ortaya koymuş olacak böylelikle.
Ama bu süreçte neredeyse her şeyi bahane ederek, algı operasyonları yürüterek Türkiye ekonomisine saldırı yönünde çabalar devam ediyor ve birileri buradan parasına para katıyor. Bu algı operasyonları karşısında Türk ekonomisinin nasıl sağlam temeller üzerine oturduğu da ortada. Her ay rekor kıran ihracat rakamları ortada, turizmde de yüzler gülüyor. Çin piyasalarındaki tahvil ihracından yeni hedef pazarlar olan Çin- Rusya-Hindistan-Brezilya gibi pazarlardaki potansiyeli de gördüğümüzde ticaret savaşlarının sürdüğü bu dönemde Türk ekonomisi çok daha kazançlı ülkelerin başında olacak.
ABD ile sorunların çözüm yoluna girmesiyle birlikte yine dövizin ateşinin düşeceği ve TL'nin değer kazanacağı ve borsada toparlanma olacağını görüyoruz.
Türk ekonomisine güvenmek ve sakin kalmak yapılacak en doğru şey.." Ekonomiyi iyi bilen Doğaner'in sözlerine ben de bir cümle ile son vermek isterim ki;
Yerli ve milli olmanın sınandığı günler işte tam da bu günler.



BÜYÜK sanatçı Kemal Sunal aramızdan ayrılışının 17. yılında da unutulmadı.​

​CHP'de durum: Lose lose!
MUHALEFETİN yaşadığı süreci ifade ederken bulabildiğim en uygun kelime 'Acıklı' oldu! CHP ve İyi Parti'den söz ediyorum. 24 Haziran seçimlerinin hemen ertesinde Genel Başkanlık savaşı ve kurultay tartışması başlayan CHP ile 30 gün içinde 2 kez istifa eden Genel Başkan Meral Akşener'in tekrar geri döndürülmesi için yapılan akıl almaz atraksiyonlar hepimizin gözleri önünde yaşandı.
Kavgalar, hakaretler, birbirini suçlamalar, ihanet ve beceriksizlik iddiaları hep kamuoyu önünde ve kamuoyuna mal olarak gerçekleşti. CHP'deki kurultay delege sayısı bile 1 ay süren bir muamma sonucunda öğrenilirken, olağanüstü kurultayı toplamak için kaç delegenin imzasının gerekli olduğu bile haftalar sonra açıklandı Genel Merkez tarafından. imzacı muhalifler daha 3. gün imzalar tamam açıklaması yaptı ama 15 gün sonra teslim ettikleri dosyada eksik imza olduğu söylendi. Bu durumda ya muhalifler yalan söylüyor ya Genel Merkez. Kaldı ki; her iki durum da çok ama çok vahim. Söğütözü'ndeki Genel Merkez binasını yönetmeyi, ülkeyi yönetmekten daha önemli bulan ve tüm enerjisini ve çabasını bunun için harcayan CHP'nin öncelikle kendi seçmenine ve elbette Türkiye'ye ne verebileceği noktasındaki kaygıların hepsi haklı. Türkiye'nin ne iç ne dış siyasetine dair ne bir kaygısı, ne bir projesi ne bir programı yok CHP Genel Merkez yönetiminin adeta. Günü geçiştirme maksatlı Twitter üzerinden yapılan bir kaç cümlelik açıklamalar dışında bir proje duyanınız veya göreniniz var mı? Kendi içinde bile bir olamayan muhalefete ne demeli? Adına sözde "parti içi demokrasi" diyorlar ama siyaset eğer sonuç alma sanatı ise; sonuç almayacağınız ve almanızın mümkün görülmediği bir sürece girmeniz; hem sizi hem partinizi yıpratmaktan başka neye yarar ki?
Özellikle diplomaside kullanılan ve her iki tarafın, her iki ülkenin kazançlı çıkacağı bir formül üzerinde anlaşılması anlamına gelen, "win-win" yani kazan-kazan ikilemesinin CHP'deki karşılığı biraz farklı. CHP'deki durumu anlatırken kullanacağımız kelime "kayıp-kayıp yani; lose-lose!

İP sökülüyor!
ACIKLI bulduğumuz muhalefetteki gelişmelerin bir diğeri de İyi Parti (İP) de yaşanıyor. Yukarıda da söyledik;
Büyük iddialarla ve çok büyük beklentiler yaratarak sürdürülen bir kampanyanın sonunda; partisinin bile altında oy almayı başaran, hatta HDP'nin Cumhurbaşkanı adayından bile daha az oy alan Meral Akşener, tartışmalı hale gelen liderliği için çok ciddi bir kumar oynadı. Hem liderliği üzerindeki tartışmayı başka bir yöne çekmek hem de vakit kazanmak için "istifa" restini çekti hem de 1 ay içinde 2 kere!
Sonuç; Akşener'in evinin önünde kendisini zincirleyen partililer! gibi renkli görüntüler sonucunda, torunu Pars'ın da içinde olduğu bir ikna süreci ile, dönmeye ikna edildi! Kısa vadede kazandı belki Akşener ama orta ve uzun vadede bunun sürdürülebilir olması mümkün görünmüyor.
Kurucular Kurulu'ndan 3 istifa geldi Pazartesi günü ve devamında özellikle MHP'ye geçmek istediğini ileten milletvekilleri olduğunu biliyoruz.
Yerel seçimler hedef gösterilip tartışmanın sonlanması ve 12 Ağustos'taki kongre sonrasında tüm enerjilerinin yerel seçimlere verilmesi isteniyor partililerden ama partiyi yönetenlerdeki bu dikkat dağınıklığı olduğu sürece tabana yansıması da çok sağlıklı olması mümkün görünmüyor. Gelinen noktayı anlatmak için çok fazla söze gerek yok; Karşımızdaki tablo bir çözülmeden ziyade sökülmedir.
Ve; bozgun vurgun gibidir.
Bünyeyi ele geçirdi mi felç eder.
İP kopmadı belki şimdilik ama, biraz erken çürüdü sanki. Bunun sonu nereye varır der iseniz; çok beklemeden hepimiz göreceğiz.


DERİN SÖZ
Türkiye Cumhuriyeti dövizle kurulmadı, dövizle yıkılmaz.
Yıkmaya da kimsenin gücü yetmez... DEVLET BAHÇELİ