SAVAŞ AY

SAVAŞ AY

Tarihi 4 Mayıs 2012

1 Mayıs 77 ezberi bozulsun

Kanlı 1 Mayıs 1977'yi sonunda enine boyuna sorgulamaya başladı toplum. Buna biraz da Halil Berktay'ın ezberi bozması ön ayak oldu. Neydi o ezber? Sular İdaresi üzerinden ve şimdiki adı Etap Marmara olan o zamanın İntercontinantal Oteli'nden yaylım ateş açıldı. Yok böyle bir şey. Günlerdir yazdığım gibi (aslında yıllardan beri yazıyorum ya neyse) ilk ateş meydana sokulmak istenmeyen, o günkü tabirle Mao'cu gençlik örgütlerinin ön safındaki bir gençten geldi. Sonra hemen ötesindeki bir başka genç de havaya ateş açtı ve arkası çorap söküğü gibi geldi.
Dün sitem etmiştim. 'Kimse dönüp bana ne diyorsun sen, detaylı anlat hemşerim' demedi bunca yıl demiştim. Yazımı okuyanlardan biri de a haber editörleriydi. Beni aradılar; "Abi şunu tatbikat yapar gibi anlatsana bize" dediler.
Kameraman ve muhabir arkadaşlarla buluştuk ama Taksim'de değil. Önce Vezneciler Kız Yurdu'nun önüne gittik. Çünkü 1 Mayıs 77 günlerinde orası Site Erkek Öğrenci Yurdu'ydu. Daha ziyade Çin siyasetini benimseyen sol görüşlü gençlerin kalesi gibiydi Site Yurdu. DİSK yönetimi, "1 Mayıs alanına bizim istemediğimiz siyasetleri benimsemeyenler giremez. Mitingi biz düzenliyoruz" demişti. Halkın Sesi, Halkın Yolu, Halkın Kurtuluşu, Halkın Birliği, Halkın Gücü gibi adlarla anılan gençler, Yurtsever Devrimci Gençlik Derneği'nde konuşlanmıştı ve ortak karar aldılar. Dediler ki; "1 Mayıs tüm dünya işçilerinin, emekçilerin, ezilenlerin bayramıdır. DİSK'in ya da bir başka kuruluşun tekelinde değildir. Biz de işçi sınıfıyla omuz omuza olacağız Taksim Meydanı'nda."

Kese kağıdı da patlasa

Nisan'ın son haftasına gelindiğinde, Maocu-Leninci tabir edilen örgütler arasındaki gerilim son haddine gelmişti. Merkez medya da dahil olmak üzere tüm gazeteler, "nasıl kan döküleceğini" yazıyorlar, "Maocular Taksim'i basacak" diyordu. Bu haleti ruhiye içinde 1 Mayıs sabahı doğdu. Saat 07.30 sularında Site Yurdu önünde yerimizi aldık Coşkun Aral ve Kadir Can'la. 3 gazeteci olayın nereden kaynaklanacağı konusunda, olsa olsa metoduyla böyle bir refleks kullanmıştık.
Kalabalık gruplar Site Yurdu'ndan çıkıp, Unkapanı Köprüsü'nü geçerek Taksim'e doğru yürüyordu. Ama erken saat olduğu ve meydan daha dolmadığı için Tepebaşı tarafında yolları kesildi ki karşıt fraksiyonlar rastlaşıp kesişmesin. Saatlerce bekleyişten sonra yürüyüş kortejine geçiş verildi. O zaman Tarlabaşı Bulvarı yapılmamıştı. Dar bir caddeden yürüyerek gelip şimdi Roman çiçekçilerin bulunduğu yerden kıvrılarak meydanı görür hale geldiler.
Tam karşılarına DİSK koruma ekipleri çıktı. Ellerinde kalın sopalar, üzerlerinde küçücük DİSK yazısı. Gruplar meydana girmek isteyince bir karmaşa oldu. Sopalar kalktı ve işte tam o sırada aradan bir genç havaya tabancayla 2 el ateş etti, sonra da diğeri bastı tetiğe. Dün yazdığım gibi kese kağıdı da patlasa durum değişmezdi.
Kontrgerilla ya da yeni adıyla Derin Devlet o ana kadar yapacağını zaten yapmış, ateşle barut haline getirmişti iki grup örgütü...