SAVAŞ AY

SAVAŞ AY

Tarihi 18 Ekim 2010

Serkan Çağrı büyük iş başardı

Türk Sanat Musikisi'nin temel taşlarından olan besteci-müzisyen Şükrü Tunar'ın eserleri, mesleki torunu sayılacak virtüöz klarnetçi Serkan Çağrı'nın muhteşem çabasıyla ve yepyeni bir yapımla sunulmuştu anımsayın. İçinde kuşakların diline pelesenk, yüreğine çivi yazılı anıt gibi olmuş nice şarkı vardı. "Söyleyemem Derdimi Kimseye", "Adanın Yeşil Çamları", "Unut Beni" gibi.
İşin sürprizi de büyük. Unutulmaz eserlere imza atan Şükrü Tunar'ın müziğini besteleyip ismini yazdığı, ancak sözlerini tamamlayamadan vefat ettiği iki bestesi de yıllar sonra bu albüm çalışması sırasında bulundu. Bu eserlerden "Seni Görmeseydim" adlı parçanın sözlerini Sıla Gençoğlu yazdı ve yorumladı, "Gel sevgilim" adlı parçanın sözlerini ise kızı Güneş Tunar Ertan yıllar sonra baba hasretini yüreğinde hissederek şiirleştirdi.

Kıymet bilenler

Akademisyen klarnet virtüözü Serkan Çağrı prodüktörlüğünde hazırlanan bu çalışmada bu tarz müzikte akla gelme-yecek isimler bazı şarkıları okudu. Solistler Ahmet Özhan, Ata Demirer, Ayşe Taş, Barbaros, Birol Namoğlu (Gripin), Ercan Saatçi, Gökhan Tepe, Hazal, Hayko Cepkin, Nalan Tokyürek, Oya İşboğa, Sıla ve Ziynet Sali... 2 CD halinde piyasaya çıkan bu yapımda 1. bölüm solistler ve şarkılara ayrılmışken 2. CD'de üstat Şükrü Tunar'ın oyun havaları Serkan Çağrı tarafından enstrümantal solo şeklinde yer alıyordu. Bu piyasa darlığı ve kaset satışlarının neredeyse dibe çöktüğü böyle bir süreçte 50 binin üzerinde satmış bu albüm. Demek ki kıymet bilenler iyi işlere hala para yatırabiliyor.
Herkese ders Serkan Çağrı kardeşime helaller olsun.

ACIYI YÜZÜNDE TAŞIMAK
Bin yığın acıyı bir tek suratta taşıyan yüz hamalına rastladım ona. Beyoğlu Nevizade Sokak'ta, meyhaneler çarşısında çiçek satmaktaydı. Elinde renkli dallı çiçekler, düşsel bir sevgiliye sunulurcasına özenli, itinalı taşınıyor güya. Oysa ne bu itina gerçek ne de satılanlar. Benzerine kusursuzca taklit edilmiş plastik yapraklar, plastik dallar, çevredeki plastik gülüşlere ne kadar da ahenkli.
Eğleşme

Aklım o yaşlı satıcının yüreğime yılandili bıçaklar gibi sızmasına takıldı kaldı. Böylesine heybetli kederler ummanında kulacı yetmez, nefesi yetişmez bir garip adem oğlu ne etsin ki? Sabahtan beridir arşınlanmış nice sokaklardan devşirilen kaç paradır bugünün hâsılatı. Eve, eşe, toruna, bebeğe, ev sahibine, alınmış krediye nasıl olacak da yetişecek he mi? Aklından geçeni mimiklerine yansıtan bu çiçek satıcıya "geleceğe dönük umutların var mı?" diye sorsam belki tokat atar belki küfreder belki de; "eğleşme benimle" der de çekip giderdi kim bilir?