Yollarımız burada ayrılıyor. Ama tabii ki
Efes Pilsen ve Türk basketbolu, şarkıdaki gibi, Yunan
Mourissi takımına ana sponsor olan
Türk Hava Yolları misali, iki yabancı olmayacak. Öncelikle,
"gününü değerlendir" vb. programlarla Anadolu'dan otobüsler dolusu öğrenci taşıyarak maçlarını tıklım tıklım, bilinçli seyirciyle dolduran biracılar basketbolu kamuya sevdirme, bayrağımızı Avrupa'ya taşıma konusunda mutlak başarılı oldular ama bunun skor olarak tabelaya yansıması gerekiyordu. Yönetimsel bakıldığında bu hedef için tüm finansal kaynaklar seferber edilerek gerekli koşullar sağlandığına bizzat tanık olduk. Edirne'nin ötesine neredeyse bin yıldır geçmiş, Euroleague ana sponsoru olacak kadar Avrupa basketbolunun kalbine oturmuş olan üst yönetimin hatası, ki bu aslında her koçun özlediği çalışma koşullarıdır, kayıtsız şartsız teknik konularda koçuna teslim olmasıdır. Aslında medeniyetin ölçüsü de bunu gerektirir ama insanımız, buna
Blatt da dahil, yalnız başına bu kadar yetkiyle donatıldığında çok net söylüyorum;
SAPITIYOR. Aslında ülkenin yetiştirdiği en yetkin basketbol adamı olan
Ergin Ataman kendi doğrularının (!) esiri olarak kendini yedi bitirdi. Yanında yanlışlarını söyleyebilecek adamları üstünde de
"koçum yanlış yoldasın" deyip- oyuncu seçiminden basketbol tarzına kadar müdahale edebilecek ehliyette bir teknik süpervizörü,
CEO'su olsaydı ne
Ataman ne de
Efes Pilsen bu hayal ve beklenti kırıklığını yaşamazdı. Koç üstü teknik direktör / menajerli çalışma şekli yakın geçmişte kötü örneklerine şahit olduğumuz ayak kaydırmalar yüzünden -
Beşiktaş ve
Telekom - ülkemizde pek rağbet görmemekte.
Efes ve hatta
F.Bahçe örneklerinde yaşadığımız gibi işler koçların keyfine bırakılınca takımların ne hale geldiğini, paraların nasıl sağa sola, tabir yerindeyse adeta savrularak heba edildiğini gördükçe bu çözüm artık bir lüksten öte zorunluluk haline çoktan gelmiştir. Oyuncular gibi koçların da performansı teknik takibe alınmalıdır. Mesela
Tuncay Özilhan'ın
"Neden Nachbar, Kasun, Rakocevic ve Popoviç'den randıman alamıyoruz?" sorusunun muhatabı olacak tek kişi kesinlikle tek başına koç olmamalıdır. Annesinin liginde hafta sonu alınan
Galatasaray yenilgisinin ise kötü gidişata tam anlamıyla tuz biber ektiğini söyleyebiliriz.
Fenerbahçe ile puanlarını eşitlenmesine izin veren, bunun yanında yaptığı son 9 resmi maçta ancak 2 defa maç kazanabilen
Efes Pilsen'in kimyası iyiden iyiye bozuldu. Ligin tepesinde de işler hepten kızışmış durumda.