Hayat bana bir kez daha kimse için ön yargılı düşünmemeyi, birini tanımadan fikrimin olmaması gerektiğini üçüncü kişilerin fikirlerinin, düşüncelerinin senin için önemli olmamasını tecrübe ettirdi.
Zaman içinde karşılaştık, sohbet ettik, selamlaştık.
Cuma günü mutluluklarına ortak olmak adına bir davet aldım kendilerinden.
Düğünlerine davet edildim.
Yıllar önce eşiyle evlenen Sedat Peker bu mutluluğu kimse ile paylaşamamış ve yıllar sonra paylaşmak istemiş mutluluğunu.
Esasında çok uzun yıllar sabırlı aşık, saygılı, çocuklarına ve ailesine tutkuyla bağlı bir kadına bir anı bırakmak için bu paylaşım.
Her kadın gelinlik giymek ister. Sedat Peker de geç de olsa bu duyguyu yaşattı eşine. Esma Sultan Yalısı'nda muhteşem bir organizasyon düzenlendi. Sanat, sosyete ve iş dünyasının tanınmış tüm isimleri düğündeydi...
Aklıma ilk gelen isimler Demet Akalın, Erkan Petekkaya, Ebru Gündeş, Seda Sayan, Bülent Ersoy, Hakan Ural... Ben her Cuma akşamı Bodrum Pasha'da organizasyonda yer aldığım için esasında öğlen vakti uçmuş oluyorum. Düğün için uçağımı en son uçuş saatine aldırdım.
Düğün alanına gittim, kokteyle katıldım sonrasında Sedat Peker ve eşini hazırlandıkları odada ziyaret edip çok kısa süre sonra havaalanı için yeniden yola çıktım.
Kokteyl alanına ilk gelen isimler arasında Sümer Tilmaç da vardı. Beyaz bir ceket ile gözüme takıldı. Bir gün önce de televizyonda izlemiştim, uzun uzun baktım kendisine.
Televizyonda izlerken, o anlatırken aynı yazının başında yazdığım gibi tanımadan bilmeden dış görüntüsüyle bana korkutucu o kadar sert bir adam gelirdi ki.
Televizyona kitlendim ve sonuna kadar izledim Sümer Tilmaç'ı… Çocuk kalpli esprili, kırılgan bir adam. Yine "Ahh be Özgür senin bu ön yargın. Kim bilir senin için de kimler ne diyor!" dedim.
Program esnasında küs ve dargın olduğu insanları saydı. Onları çok sevdiğinden bahsetti.
İçimi burkan bir cümlesi vardı. "Kadıköy Belediyesi bize oyun sergilememiz için her yıl destek verirdi. Bu yıl bize destek vermediler sanırım yaşlandık diye" dedi… O program, veda programı içini dökme programıymış.
Kokteyl alanına girince işte yanına gidip öpmek istedim esasında. Sonra gelenler, gidenler, merhabalaşmak, konuşmak derken gözümden kaybettim.
Bir müddet sonra fısıltılar başladı; doktor hemen doktor diye. Sümer Tilmaç fenalaştı. Doktor geldi, ambulans çağrıldı.
Yarım saat kalp masajı yapıldı. Durum ciddi olunca kendisine sedye ile çıkarılırken gördüm… Mosmor olmuştu o pamuk gibi biraz önce gördüğüm Sümer Tilmaç. Demet Akalın, Kuşadası'na konsere gitmek için ben de Bodrum'a gitmek için aynı anda çıktık yola. Aralarda birbirimize sorduk "haber var mı?" diye. Yarım saat sonra Demet Akalın'dan mesaj geldi. "Kaybetmişiz Sümer Tilmaç'ı" diye üzgün surat işaretiyle.
Düğün ve cenaze… Biz onu yaşadık… Orada olan herkes çok mutluyken bir anda içine hüzün çöktü.
Hayatın tuhaf bir öğretisi vardır. Tüm uçak yolculuğu sırasında bunu düşündüm… Çıkarmam gereken bir ders olduğunu düşündüm.
Ben size hayatımdan, ön yargımdan, hiç tanımadığım iki insan için kalbimden geçirdiklerimi anlattım ve sonrasındaki hislerimi.
Lütfen etrafınızda kim kimin için ne derse sadece kulağınızda fısıltı olarak kalsın. Siz tanımaya çalışın, sizin fikriniz oluşsun o kişi için.
Hayatta kim ne yaşarsa yaşasın bir nedeni vardır.
Siz kalbinizin sesini dinleyin. Kalbinizin sesine kulak verirseniz size doğru duyguyu verecektir. Sedat Peker ve güzel eşine Allah mutluluklar versin. Tüm aileleriyle sağlıklı huzurlu günleri olsun. Sümer Tilmaç'a da Allah'tan rahmet diliyorum; nurlar yağsın üzerine.
