'Yüzde 52 oy alan
Cumhurbaşkanına İdam!'…
Hürriyet Gazetesi'nin manşeti toplum
genelinde büyük infiale neden olurken
gazete de kendisini savunmaya dönük
açıklamalar yaptı üst üste…
…
Türkçede mecazlar-teşbihler bazen
asıl amacın dışında algılanabildiği
gibi, art niyetli îmâlar da kişi
sıkıştığında kendisine inkâr fırsatı
verebilecek esneklikler barındırır!
…
Hani derler ya, dilimiz 'lâstik'
gibidir;
'Nereye çeksen oraya gider'…
…
Söz konusu manşetin 'iyi niyet'
içerdiğini iddia etmek insan aklını
hayli hafife almak olur!
Gazetenin savunmasının içtenlik
taşıdığının varsayılması ise,
kendine 'Amiral Gemisi' unvanını
yakıştıranların, bundan böyle 'Kayık'
lâkabına çark etmelerini gerektirir…
Çünkü -hele böylesi hassas bir
konuda- maksada uygun özenli ifade
kullanamayan editörler barındıran bir
gazeteye bu tabir daha uygun düşer!
…
Profesyonellik özen ister, örneğin;
'Hürriyet'in ahlâkı yok!'
dendiğinde, mahallede bu ismi taşıyan
yosmanın mı kastedildiği, aynı addaki
gazetenin mi konu edildiği, yoksa
özgürlüğün mü eleştirilmekte olduğu
açıkça belli olmayabilir...
…
Tıpkı;
'Oku adam ol baban gibi eşek
olma' cümlesinde virgül atılacak
yerin ('ol'dan sonra ya da 'gibi'den
sonra) anlamı farklı etkileyeceğinin
gözden ırak tutulmaması gerektiği
gibi! O yer tam kestirilemiyorsa bu
cümle ya kurulmamalı, kurulur ise de
sonradan pişmanlık göstergesi olarak
cinlik dolu gülünç mantık oyunlarına
girişmeye tenezzül edilmemelidir…
…
Ayrıca,
böylesi hataları politikacıların da
bolca sergilediklerini belirtmekte
fayda vardır!
Bu seçimde aday olan, işin ustaları
Mehpare, Gülgûn Parlamentoya
keşke girebilecek olsalardı…
Umarım, kalem ustası Hüseyin
Kocabıyık ile Mahmut Övür
seçimi kazanır da, Meclis'te Türkçe
kullanımına gerekli katkıları yaparlar!
…
Bu konuda TRT Genel Müdürünü de,
her ne hikmetse(!) uzun süre ekran
gerisine çekilmiş yetenekli spikerleri
bizlerle tekrar buluşturduğu için
özellikle kutlamak isterim…
'Doğru Türkçe' kullanan yetenekli
kişilere rastlamak, günümüzde pek de
kolay değil çünkü!
…
Cumhurbaşkanımızı da, tam da bu
noktada anmayı ihmal etmeyelim;
1923'den bu yana gelmiş tüm
Cumhurbaşkanları arasında, Türkçeyi
en temiz-en düzgün-en doğru konuşan
Recep Tayyip Erdoğan'dır…
Osmanlıcaya da hâkim olması-dilinde
şivenin izine rastlanmayan diksiyonu,
özellikle politikacılarda ender görülen
bir özellik olarak ortaya çıkmaktadır!
…
Erdoğan'ın konuşmalarının
hayranları-tiryakileri için bilhassa
belirtelim ki;
'Türkçeyi Doğru Konuşmak'
diksiyon kurallarına tam olarak
uyulduğu anlamına gelmekle birlikte,
'Güzel Konuşmak' bilgi-kültür
ile alâkalıdır...
Akıldan geçenleri dolandırmadan
nakledebilmeyi, karakterde mevcut
mertliği-dürüstlüğü karşıdakilere de
hissettirebilmeyi, onlara itimat telkin
edebilmeyi gerektirir!
Yalan söyleyeni, fikriyle zikri farklı
olanı toplumun 'şıp diye' anlaması
zaten bu yüzdendir...
Halk arasında "Oylar Tayyib'e"
sloganının on üç yıldır geçerliliğini
koruyor olmasının asıl sebebi de
buradadır!
...
Kitleleri peşinden sürüklemek,
toplumun damarlarında dolaşmak her
insana nasip olacak hasletler değildir!
Bunu başarabilen yine kazanacak...
Başaramayan yine sınıfta kalacaktır!