Barış Süreci'nde gelinen nokta
"tek cümleyle" şudur;
...
Dış mihrakların yıllar süren
çabaları ve önce tehlikenin
vahametinin tam
anlaşılamaması, sonradan da
silahlı mücadelenin tek
çözüm görülmesi ile
irileşen terör sorunu, çözüm
yolunda yanlış ve baskıcı
politikaların sürekli
artmasıyla ülkeyi daha sarıp,
içinden çıkılmaz kısır döngü
hâlini aldığı bir aşamada,
muhalefet partilerinin nutuk atıp karşı
çıkarak ve sorunun çözümü
yolunda herhangi bir öneri getirmeden
izledikleri politikanın yanlışlığı aşikar
iken ve kan oluk oluk akarken, acıları
dindirmeye tek/sadece Başbakan talip
olmuş, önceki zamanlarda görülmedik
şekilde kararlılıkla öne atılıp sorunun
üstüne gitmiş ve büyük bir coşkuyla
kutlanan Nevruz töreninde de açıkça
ortaya çıktığı üzere, toplumsal barışın
tüm kesimlerce arzu edildiği ve süreç
henüz başlangıç aşamasında da olsa,
herkesin umut beslemesine yol açan
potansiyelin vurgulandığı görülerek,
Türkiye'nin mutlu geleceğine yönelik
beklenti barizleşmiş, muhalefetin ise
milletçe ortaya konulan bu kararlılık
karşısında getireceği eleştiri merakla
beklenilmeye başlanmış, yüreklerde
ferahlama oluşmuş ve toplum desteği
ciddi oranda artarak bir parça uzaktan
da olsa "kara görünmüştür!"...
...
İsrail'in Türkiye'den özür dilediği de
dikkate alınacak olursa, önümüzdeki
yakın süreçte yazacağımız "ikinci
cümle"mizin olumlu izlenimli, ama
daha net ve elbette daha kısa olacağı
bugünden iddia edilebilir!