(Uzatmalar dahil.)
(Ve kimse "bağırma komşular rahatsız oluyor" demez.)
(Sanki Zidane'ın yedeğiydi.)
("Galatasaray mı daha iyi, yoksa Fener mi?" > "Bu ilişki bizi nereye götürüyor?")
(Ama genelde anlatan da anlamaz.)
(Kalori futbol kurallarına göre ofsaytta.)
("Kanka bu sene şampiyon olursak ağlarım ya...")
("Orta hakem eyyamcı!" = "Patron bana zam yapmadı!")
("Messi geliyormuş... kuzenimin berberi kesin bilgi dedi.")
(Antrenör kovulunca "Ben demiştim" demek için yaşanır.)
(Sonuç? Kimse fikir değiştirmez.)
("Abi bu sezon alacağız" = "Sen de benim kadar yıkıldın biliyorum.")
(Öpüşecek gibi olanlar bile olmuştur.)
("Biz bu maçı alırız" = "Ben ve milyar dolarlık kulüp.")
(Ağla, bağır, yerlerde yuvarlan… kimse yargılamaz.)
(Evdeki çamaşır sepetiyle ya da mahallede lastik ayakkabıyla.)
(Maç günü forma giymek, bir nevi ibadettir.)
("Ben Beşiktaşlıyım" = "Ben sadakati seçtim ama travmaya da razıyım.")
(Bir golle 85 milyon kişi kardeş olur, sonra yine birbirine girer.)
(Ama koşuluyor.)
(Ve bu, erkek aklına tam oturur.)
"Kadınlar alışverişi niye sever?"
Arkadaşlar, yıllardır cevabı aranan o kutsal soruya geldik:
Kadınlar alışverişi neden sever?
Aslında bu sorunun cevabı çok basit:
Çünkü sevmek zorundalar.
Bakın şimdi, bir kadının hayatı sürekli "almakla" geçiyor:
Al bakayım şu çocukları okuldan.
Al şunu temizle.
Al şu evin yükünü sırtına.
Al sinir, al stres, al yük...
E bu kadar "alma"ya karşılık, biraz da "alma"k istemesi normal değil mi?
Yani bi' Zara çantası almasa çatlayacak kadın.
Hakkıdır!
"Ay ama ihtiyacım yok ki..." Ama hemen ardından başka bir ses:
"E olsun, güzel işte!" Bu ses kim mi?
İçlerindeki iç gıcıklayıcı şeytan!
O ses her kadının içinde doğuştan yüklü geliyor.
Erkekte yok.
Erkekte "çorap alacağım" diye çıkar, çorap alır, biter.
Kadın "çorap alacağım" diye çıkar, çorap alır, ayakkabıya uymadı der, Ayakkabı alır, pantolona gitmedi der, Pantolon alır, üstüne yakışmadı der, Üst alır, saç uymadı der, Kuaföre gider.
Yani çorapla başlar, saçla biter olay.
Kadın beyni:
"İndirim var." Bu bir cümle değildir.
Bu bir savaşa çağrıdır!
Kadın o anda Amazon yerlisi gibi hazırlanır.
Topuklular çıkar, spor ayakkabılar giyilir.
Gözler lazer keskinliğinde tarar:
"%70 + %30 daha?!
Savaş başlasın!"
Erkek alışverişte sadece üç yerde bulunur:
Kabin önünde çocuk gibi beklerken, Poşet taşırken, "Bence bu güzel" deyip sonra yine kadının kararına razı olurken.
Erkek alışverişte sadece bir hakkı olduğunu bilir:
"Kart bende" demek.
Sonrası zaten hesapta sürpriz yumurta…
Terapi, Dedikodu seansı, Moda araştırması, Göz tembelliği için egzersiz...
Her şey içinde bir çeşit mental fitness.
Kadınlar alışverişi sever çünkü:
Dünyayı güzelleştirirler, Ruhu şarj ederler, Bunu gerçekten iyi yaparlar.
Ama en önemlisi:
"Dolabımda hiçbir şey yok" yalanıyla evreni kandırmayı da başarırlar.
Çünkü gerçekten dolabında hiçbir şey yoktur...
"Giyecek hiçbir şey yoktur." Ama bak, "şey" çoktur.
TESPİTLİ YORUM
@vismaiorr Sayısalların yanında rahat rahat konuşamıyorsun her yanlışta o öyle değil yalnız diye araya giriyorlar. sözelciler tmciler öyle mi, yanlarında dünya düzdür desen olabilir abi diyip geçiştirirler ayıbını
BUNLARI BİLİYOR MUSUN?
Meğer bu şey, bir uçaktan yanlışlıkla düşen dondurulmuş tuvalet atığıymış.
Neyse ki John hafif yaralarla kurtuldu. Ama olay sonrası ne dava açtı, ne de şikâyet etti. Sadece bahçeyi hortumla yıkayıp hayatına devam etti.
Yetkililer bunun nadir görülen bir teknik arıza olduğunu söyledi. John'un yorumuysa durumu özetliyordu: "İlk kez biri gerçekten üstüme sı..ı."
GÜLÜ YORUM
@merkurmerkuri Portakal inanılmaz kaliteli bi yiyecek..
Allah'ım şeker oranını harika ayarlamış, güzel koku eklemiş, dilimlemiş.. Renk seçimini çarpıcı yapmış, vitamin eklemiş.. Hiç hak etmiyoruz portakalı