Aylardır hiçbir gerekçe olmamasına rağmen, S&P'nin Türkiye'nin kredi notunu düşüreceğine ilişkin bazı yorumlar yapılıyordu. Bu yorumların ne kadar yersiz olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Notun düşmemesi şimdi ise bir lütuf gibi gösterilmeye çalışıyor. S&P'nin Türkiye ile anlaşması yok.
Dolayıyla S&P Hazine'ye bu notu bildirmesi gerekmeyen bir kurum. Öyle de oldu. Peki, kredi notunun değişmemesinin anlamı nedir?
1) S&P Türkiye'nin kredi notu konusunda her zaman haksızlık etti. Görünümün en azından pozitife çevrilmesi gerekirdi. Verdiği mesaj, 'Gelişmeleri görelim bir süre daha bekleyelim' oldu. Olumlu gelişmeler devam edecek fakat S&P bu defa da notu artırmamak için başka nedenler ortaya çıkaracak.
2) S&P, sadece olumsuz beklentileri fiyatlayarak, Türkiye'nin hala risklerinin devam ettiğini söylüyor. TL'nin halen değerinin düşük olduğunu ve iç talebin yetersiz olduğundan bahsediyor. 'İç talep çok yüksek, cari açık risk oluşturuyor' diyen S&P'yi de unutmadık. Oysa düşen petrol fiyatlarının ve iç talepteki yavaşlamanın cari açık üzerindeki olumlu etkisini söylemeyi tercih etmiyor.
3) FED'in para programını bitirmesinin, gelişmekteki piyasalarda oluşturduğu risklere rağmen, Türkiye'nin pozitif ayrışmasını görememek, kasıtlı bir davranıştan başka bir şey olamaz.
2014 yılını tamamlamaya az bir süre kalırken, faiz ve kurdaki düşüşün pozitif etkisini görememiş olmanın başka bir açıklaması yok.
KRONİK BİR SORUN
Başta S&P olmak üzere kredi kuruluşlarının öne çıkardığı bir konuda özel sektörün dış borç büyüklüğü.
Özel sektörün borçlanma konusunda dikkat etmesi gerektiğini her zaman bizler de söylüyoruz. Ancak Türkiye'nin iç tasarruflarındaki yetersizlik, bugünün değil yılların kronik sorunu. Büyüme hedeflerimizin gerçekleşmesi için dış finansmana ihtiyaç duymaktayız.
Kamu tarafı son yıllarda aldığı önlemler ile kamu mali disiplini sağlamış durumda. Özel sektör borçlanıyor, bu borcun ödenmesi konusunda, iddia edildiği gibi bir risk yok.
2015'te özel sektör bu borçları, son 10 yılda nasıl çevirdiyse yine o şekilde çevirecek.