Bulunduğumuz coğrafyadaki bölgesel farklılıklar iyi malzemeyi ve iyi ustaları ortaya çıkarmış. Karadeniz, Ege, Güneydoğu ve Akdeniz mutfakları bu ülkenin zenginlikleridir.
Ancak böylesine önemli imkanlara sahip olan, çok övündüğümüz mutfağımız bir dünya mutfağı değildir.
Mutfağımızın dünya mutfağı olabilmesi için endüstrileşmesi şart. Endüstrileşme için iki ihtiyaç duyduğumuz temel gereklilik; mutfak kültürümüzün korunması ve işletmecilik.
DEVŞİRME TÜRK MUTFAĞI
Örneğin; İstanbul'da iyi yemek için kaç kilometre yol gittiğinizi hiç hesapladınız mı?
Turizm bölgelerinde Türk mutfağı adı altında verilen birçok yemeğin mutfağımızla ilgisi olmadığına şahit olmuşsunuzdur. Turistleri çekebilme yöntemini batıdaki yemekleri sunmak zanneden kimi işletmelerimiz, Türk mutfağımız ile ilgisi olmayan devşirme yemeklerini servis ediyor. Eskiden esnaf lokantalarının sayısı çok daha fazlaydı.
Esnaf lokantaları mutfağımıza ait yemek kültürünün devamında büyük rol oynardı.
Maalesef sayıları azaldıkça mutfağımız fast food kültürüne yenik düştü. Devşirme mutfağımız ile Fransız, İtalyan ya da Uzakdoğu mutfakları ile yarışamayız.
İŞLETMECİLİĞİ BİLMİYORUZ
Ülkemizin üç tarafı denizlerle çevrili ama dünyada en pahalı balığı Türkiye'de yersiniz.
Genellikle işgüzar işletmeciler sayesinde menüdeki fiyatlar ile masanıza gelen hesap hiçbir zaman uymaz. Dünyanın her yerinde lüks, malzeme ve yemek kalitesi iyi yemek yeme şansınız varken, ülkemizde bu şansınız yoktur. Türkiye'de restoran işletmeciliğindeki anlayış şık mekanlarda kötü malzeme ile yüksek fiyata yemek satabilme sanatıdır.
Tabii ki tüm bu olumsuzlara karşı direnen restoranlarımız da var. Bugün büyük şehirlerde ve Anadolu'da modern restoran işletmeciliğini kültürel değerlerimiz ile harmanlayan ve bugüne kadar taşıyan işletmecilerimiz de var. Onların sayısının daha da artmasını temenni ediyoruz. Ne zaman Türk yemekleri sunan restoranlarımız dünyanın farklı yerlerinde restoranlar açar ve yabancıların talep ettiği yemekler haline gelirse, mutfağımız endüstrileşir.
