Geçtiğimiz haftalarda açıklanan son vergilerin, TÜFE'ye Ekim ayında yansıyacağını hatırlatmakta fayda var. Yönetilen fiyatlarda (vergi) oluşan bu fark nedeniyle, sene sonu enflasyon beklentimizi de yukarı yönlü güncellemek gerekiyor. Burada altını tekrar çizmemiz gereken konu, enflasyonun yurt içi talep veya dışsal faktörlere bağlı olarak oluşmadığı noktası. Zira yurt içi talepteki yavaşlama bir süredir izlenebilirken, imalat sanayi kapasite kullanım oranı da mevsimsel etkilerden arındırıldıktan sonra belirgin şekilde geriliyor. USD/TL kurunda uzun bir süredir izlenen 1.80 dengesinin bozulma göstermesini beklemiyoruz. Bu durumda EUR/TL ve sepet beklentisi de EUR/USD paritesine göre şekillenecek. Parite 1.30 seviyesinde; 1.30 seviyesinin kırılması kolay olmayacağından, ilk etapta sınırlı yükseliş sonrası tekrar gerileme izlenebilir.
YÜKSELİŞ SINIRLI KALACAK
Küresel makro ekonomik görünümde ve arz talep dengelerinde (özellikle ABD ve Çin için) belirgin bir toparlanma beklemiyorsak, başta petrol olmak üzere önemli emtia fiyatlarında da eskisi gibi yükselişler öngörmemeliyiz. Devam eden yurt içi faiz indirim sürecinin iç talepte olası bir toparlanma yaratması durumunda dahi bu talep atıl kapasiteyle karşılanabilecek ve ek yatırım maliyeti gerektirmediği için fiyatlar üzerinde baskı yaratmayabilecektir.
Euroya oranla çok daha iyi performans gösteren altın fiyatları ise 2012'nin yeni zirvesini 12 aylık 1.800 dolar direnci altında gerçekleştiriyor. Yükselme meyili devam eden altın fiyatları parite desteği oluştuğu anda harekete geçebilir. İMKB tarafında ise sabit dolar talebi ve kuvvetli seyreden küresel endeksler ışığında belirgin bir geri çekilme olası durmuyor. Ancak yurt dışı muadillere kıyasla sınırlı performans (70.000 direnci altı) beklemeye devam ediyoruz.