Hasan Basri Yalçın

HASAN BASRİ YALÇIN

Tarihi 26 Mayıs 2018

Üstyapı inşası

Herkesin kafasında bir Tayyip Erdoğan imajı var. Rakipleri de onu okuyor. Ve çoğunlukla da onu taklit ederek başarı yakalamaya çalışıyor. Mesela Erdoğan'ın iftar ziyaretleri ve çay sohbetleri bunlardan bazıları. Hatırlarsanız bir keresinde Kılıçdaroğlu da ev ziyaretine gitmiş ama gecekonduya ayakkabılarıyla girerek son derece uyumsuz bir görüntü vermişti. Şimdi de gördüğüm kadarıyla İnce ve Akşener de benzer hareketlerle Erdoğan'ı taklit eder hale geldiler. Ama bazı davranışlarının oldukça sakil durduğunu ve yakışıksız bir görüntü ürettiğini söylemek lazım.
Mesela İnce'nin ayakkabı boyacısı veya bisiklet denemeleri bunlardan.
Abartılı ve çirkin görüntüler haline dönüştü. Bu tür şova dönüştürülen popülist davranış biçimleri hakikaten çok sırıtıyor. Erdoğan rakipleri acilen kendilerine has kalıplar üretmek zorunda. Fakat imitasyondan öteye geçebildiklerini söylemek zor.
Herkesin kafasında bir sabit Erdoğan okuması var. Bence çok yanlış. 90lı yıllardan bu yana Erdoğan'ın sabit davranış kalıpları olsa da asıl başarısı içinde bulunduğu şartlar uygun eylem ve söylemleri üretebilme becerisidir. Millî Görüş çizgisinde doğan ve fakat ona İstanbul İl Başkanı iken yeni bir içerik katan ve Milli Görüş çizgisini kitlelere ve şehrin çeperlerine açabilen bir Erdoğan vardı. Seksenli yıllarda İstanbul'a gelen yoğun göçün doksanlı yıllarda doğurduğu İstanbul'a en uygun lider konumuna dönüştü Erdoğan.
2000li yılların başında 28 Şubat sonrası Türkiye'de daha da geniş kitlelere açılabilmeyi becerdi. Aynı zamanda küresel sistem ve yerleşik düzenle uyum halinde gidebildi. Fakat aynı zamanda demokratikleşme meselesini muhafazakâr değerlerle de birleştirebildi. 2011 yılı itibariyle liberal uluslararası düzen zayıfladıkça Erdoğan da yeni gerçekliğe uygun hareket edebilen bir lider haline dönüştü. Korumacılığın, milliyetçiliğin ve ülkeye yönelik güvenlik tehditlerinin yükseldiği dünyada Erdoğan ülkenin yaşamsal güvencesi haline dönüştü.
Aynı Erdoğan uzun yıllar hizmet siyasetini en ön planda tuttu. Sağlık sektöründen, ulaşıma birçok alanda yatırımlar üretti ve büyük gelişme sağladı. Erdoğan ülkenin altyapısını bütünüyle yeniden inşa etti. Köprüler, havaalanları, hastane binaları, otoyollar, üniversite kampüsleri ve daha akla gelebilecek her türlü altyapı inşası tamamlandı. Bunların yaşamsal değerini vakti zamanında görüp hizmet siyasetini ve altyapı inşasını keşfeden Erdoğan, bu altyapı sağlandığında vatandaşın üstyapı talebi olacağını da net bir şekilde tespit etmiş. Seçim beyannamesi tam da buna yönelik. 16 yıl önce Türkiye altyapısı bile tamamlanmamış bir ülkeydi. Şimdi o ihtiyaç giderildi.
Sırada kültür politikaları, şehirde kaliteli yaşam arayışları, eğitim kalitesinin artırılması gibi taleplerin karşılanması var. Bu nedenle yedi milyonluk kütüphane kurulması, millet bahçelerinin inşası, üniversitelere yönelik finansal kaynakların artırılması gibi meseleler öncelikli gündem maddesi haline geldi.
Altyapı inşası zordur ama üstyapı inşası daha fazla zaman alır. Parayı bulabilirseniz üniversiteyi inşa edebilirsiniz. Ancak onun içine doğru düzgün akademisyeni heykel gibi yontup koyamazsınız. Çoğunlukla bu tür çabalar onlarca yılı bulur.
Türkiye yıllardır MEB bursları, Tübitak bursları gibi projelerle daha kaliteli akademisyen üretmeye çalışıyor.
Şimdi buna hız verilecek. Şehirlerde trafik sorunlarını gidermek yetmiyor artık. Millet bahçeleri de isteniyor.
Türkiye'de vatandaş genel itibariyle yaşamsal ihtiyaçlarını sağlamış durumda. Bundan böyle daha rafine talepleri var. Gördüğüm kadarıyla bunu en iyi koklayan yine Erdoğan.
Seçim beyannamesini dinlerken, kendimi böyle düşünmekten alamadım.