Hasan Basri Yalçın

HASAN BASRİ YALÇIN

Tarihi 24 Şubat 2018

İran’a güvenmek

Kimileri pek bir zorluk çekiyor.
Anlayamıyor. İran neden Afrin'e girmeye çalışıyor? Neden PYD'ye destek oluyor? Neden bize düşmanlık ediyor?
Halbuki defalarca konuşuyoruz aynı meseleyi. Uluslararası ilişkilerin doğası budur. Kimse kimseye güvenmez.
Kimse kimsenin dostu değildir. Böyle naif bir hesap üzerinden hareket edilmez. Devletler kendilerinden başka kimseye güvenmez. Kendi başlarının çaresine bakarlar.
Sadece bizde mi bilmeme ama tuhaf bir inanış var. Kendini defalarca tekrar yaratıyor. İran'la iyi geçinirsek onun da bize güveneceğini ve dost olabileceğini sanıyoruz. Sonra ihanete uğradığımızda basıyoruz yaygarayı.
Yok aceme oyunu yok Şii takiyyesi.
Halbuki hiç gerek yok bunlara. Bilsek herkes zaten böyle. Uluslararası ilişkilerde normal olan güvenmek değil, güvenmemek.
O zaman ne beklentiye gireriz ne hayal kırıklığına.
Basitçe söylemek gerekirse, İran kendinden başka kimseyi düşünmez.
Türkiye'nin de bunu bilmesi ve kendi çıkarını ön plana çıkarması gerekir. Bunun ötesinde olup bitenin hiçbir anlamı yoktur.
Rusya ne kadar güvenilmezse, İran da o kadar güvenilmezdir. İran ne kadar güvenilmezse, Amerika da o kadar güvenilmezdir. Yeter ki kendi ulusal çıkarı söz konusu olsun. Ülkeler kendi derdinin peşine düşer.
Bu sistemin doğası gereğidir. Bir de bu sistem içinde bölgelerin kendine has özellikleri de olabilir. Mesela tarih boyunca Anadolu'nun doğusundaki ve batısındaki devletler birbirileriyle rekabet halinde olmuştur. Bunun ismi fark etmez. Dini mezhebi de önemli değil. Fırsatını bulursa Pers İmparatoru Atina'ya kadar gider.
O zayıfladığında İskender Darius'a saldırır. Bizans'a karşı Sasaniler vardır.
Osmanlı'ya karşı Safevi devleti vardır. Şimdi de Türkiye bir tarafta İran diğer tarafta. Hiç şaşıracak bir durum yok.
Suriye gibi bir zeminde kazanmak isteyen İran, Türkiye'nin kaybetmesini istiyor. Suriye iç savaşının erken döneminde Türkiye kazanmak üzereydi.
İran kaybediyordu.
Sonra İran kazanmaya başlayınca Türkiye zarar gördü. Şimdi Türkiye kazanıyor.
İran kaybediyor. Bunu tersine çevirmek için İran Afrin'de PYD'ye destek vermek istiyor. PYD'yi çok sevdiği değil. Başka alanlarda PYD'yle kavga bile edebilir.
Ama Afrin'de Türkiye saplansın istiyor. Kendi dışında herkes kaybetsin istiyor.
Bu nedenle İran'ın PYD'ye destek vermesi kimseyi şaşırtmasın.
PYD'ye destek vererek Türkiye'yi sınırlandırmaya çalışıyor.
Ama bizim İran hakkında sahip olduğumuz gelgitli bakışların İran tarafında olduğunu düşünmüyorum. Onlar bu rasyonel hesabı çok doğal yapıyor. Mesela İran toplumunda veya siyasetinde Türkiye'ye karşı gelgitli haller bulamazsınız.
Devrimin doktrine ettiği toplum sadece İran'ı öncelemesi gerektiğine dair ciddi bir eğitim ve bilinçlendirme sürecinden geçmiştir.
İran'da kimse Türkiye'yi ikna etmek fikrine kapılmaz. İran'da hiçbir siyasetçi biz Türkiye'ye iyi davranalım onlar da bize güvensin inanışına kapılmaz.
Ama bu Suriye Savaşı hepimiz için çok öğretici oldu.
Reelpolitikin kıymetini öğrendik.
Ders almayan bir grup her zaman olacaktır.
Onları da göz ardı etmek zorundayız.