Hasan Basri Yalçın

HASAN BASRİ YALÇIN

Tarihi 9 Şubat 2017

Meğer küs değilmiş

Meğer Erdoğan ve Trump küs değilmiş. Dün telefonla görüşmüşler. Umarım bazıları rahatlamıştır artık. Pek fazla endişeli arkadaş vardı. Gün sayıyorlardı. On gün. Yirmi gün. Trump'tan haber yok diye. Ukrayna ile bile görüştü.
Bizi aramadı diyen de oldu.
Sisi ile görüştü diyen de vardı.
Suud kralıyla anlaştı Suriye'de Suud'un dediğini yapacak diyen de.
Çok endişeli bu arkadaşlar. Hepsi hem ülkemizin ali menfaatlerini pek düşünür hem de Erdoğan ile Trump'ın iyi geçinmesini pek bir önemser.
Değil tabii ki. Dalga geçiyorum. Bu tür seslerin sahipleri hep benzer tipler.
Fitnecilik ortak özellikleri. Hep pek bir nazikler. Hep soru sorarlar. Hüküm vermezmiş gibi görünerek sorularla hüküm veririler.
Erdoğan ve Trump henüz görüşmedi.
Noldu acaba? Endişelenmeli miyiz?
Endişelenin demek istiyor kendileri.
Etrafa korku salıp propaganda yapıyor.
Kamuoyunu hazırlıyor düşmanca bir söyleme.
Hayır, ne bekliyorlar? Gerçekten merak ediyorum. Ne olacaktı yani, görüşmeyecek miydi Erdoğan ve Trump? Olabilir mi böyle bir saçmalık?
Hangi akıl bel bağlar böyle bir ihtimale?
Dünyada düşman liderler bile görüşür birbiriyle. Trump yeni gelmiş iktidara ve yavaş yavaş ısınıyor. Tanışıklığı bile yok Erdoğan ile. Küsmüş olamaz herhalde.
Nasıl bir saçmalamak anlamıyorum.
Buradan bile fitne çıkarmaya çalışmak nasıl bir çaresizlik? Bilen varsa beri gelsin.
Görüştürler ya, şimdi de yeni sorular gelmiş akıllarına. Görüşmede ne verdik acaba Trump'a? Dur iki dakika arkadaş.
Çok belli ediyorsun rengini. Az sakin.
Noldu? Vakit mi daraldı? Kontrolünü mü kaybettin?
Bu endişeli arkadaşlara ilaveten bir de hassaslar var. Duygu şampiyonu hepsi. Çok hisli kardeşlerimiz. Özellikle müslüman dünyaya karşı pek bir hassas oldular son günlerde. Filistin zulüm görüyormuş. Suriye'de Müslümanlar ölüyormuş. Kudüs sahipsizmiş. Yedi Müslüman ülke vatandaşları Amerika'ya giremiyormuş. Bak hele. Şimdi mi geldi aklına?
Türkiye daha neyi bekliyormuş. Tüm dünya Trump'ın bu uygulamalarına karşı açıklama yapıyormuş ama Türkiye sessiz kalıyormuş.
Öncelikle şunu söylemek lazım. Kimse hakikaten Türkiye'nin ne kadar maliyet yüklendiğini sorgulamasın. Altında kalır bu sorunun. Beş yılı aşkın bir süredir Suriye'den gelen göçmenleri barındırıyor.
O yere göğe koyamadıkları kolpa Kanada başbakanı sahte gösteriler yaparken biz mültecilere şehirler inşa ettik.
AB liderleri mültecilerden vebalı gibi kaçarken biz kapıları ardına kadar açtık.
Filistin için Kudüs için Türkiye hala en fazla çaba sarf eden ülke. Kendi Milli Güvenlik Kurulu'nda Myanmar hakkında karar alan başka ülke var mı?
Bu anlamda Türkiye'nin kendisinden şüphesi yok.
Erdoğan ve Türkiye hala Müslüman dünyanın en güçlü aktörü. Ve hala masada. Masada kalması da önemli. Müslüman dünyanın haklarını savunmak Trump ile ilk günden kavga etmekten geçmez.
Aksine masada kalmak Müslümanların hakkını savunmanın tek yolu. En azından şimdilik. Eğer başka seçim şansı bırakmazsa tabii ki Türkiye gerekli tavrı da alır. Ama gazla iş yapmaz.
Aslında bu mız mız hassasların ortak çabası Trump'ı değil Erdoğan'ı marjinalleştirmek. Hayatını müslümanlara söverek geçirmiş bir adam bile televizyonda, Erdoğan neden korumuyor Müslümanları diye konuşuyor. İnsaf! Sen bari yapma. Çok belli oluyor.
Bunlarla beraber Washington'daki profesyonel Türkiye düşmanları da hassas nedense bu günlerde. Onlar da çok rahatsız Türkiye'nin Trump ile kapışmadığına. Biri yazmış geçen gün şimdi balayı yaşarsınız ama gün gelir kapışırsınız diyor. Trump ile Türkiye kapışırsa bir taşla iki kuş vurulmuş olacak. Sevmedikleri iki aktör birbirine girecek. Bunlar da kenardan seyredecek.