Tarihi 7 Nisan 2021

Mavi

ÖNCEKİ gün bir delikanlı bahçede yanıma geldi, üniversite ikinci sınıf öğrencisi turizm okuyor, umutsuz bakıyordu geleceğe.
Çaresizliğini dile getirirken "ne yapacağım?" diye bana sordu.
Pandeminin bir dünya savaşı olduğunu ve etkilerinin aldığı canlarla birlikte insanları karamsar düşüncelere sürüklediğini anlattım.
Ardından bütün dünya ekonomisine verdiği hasarın etkilerini.
Çaresizliğine empati yaptım, çocukluğumu ve gençliğimi anlattım ona "mucizelere inan" dedim, "bunlar da geçer!" Cümlelerimin ritmine ayak uydurdu yüreği, gözlerimiz aynı noktada buluştu ellerimizi yumruk yapıp tokalaştık.
Adını umut koydum.

***

Pandemi döneminde herkes kendine göre bir dünya kurmuştu.
Doların yükselmesini fırsat bilen marketler anında etiket değiştirirken vatandaş "virüsten mi korunayım fırsatçılardan mı?" derdine düşüyordu.
Denize düşen insanı kurtarmak için gözünü kırpmadan sulara atlayan insanları da vardı bu memleketin, düşene tekme atanı da.
"Onurlu insanlar fakirliğinden utanmaz" dedim, "ama fırsatçı soysuzlar da yaptıklarından utanmaz!" Kirli para şerefiyle dargın namusuyla yabancı olanların gururuydu artık.
Oysa güneş her gün yeniden doğuyordu da her sabah yeniden kuruluyordu dünya.
Adını umut koydum.

***

Muhabbeti samimi bulunca, "aşkla bile tanışmadım abi" dedi.
"Nasıl tanışacaksın ki" dedim, "yoksul kızlar zengin erkek istiyor, zengin kızlar daha zengin!" "Aynen öyle" dedi.
"Senin dengin senin gibi düşünen insanlar. Merak etme onlar da çok" diye maviliklere davet ettim onu, çocukluğum en güzel şarkılarından birini hatırlattım.
"Parayla saadet olmaz." Bu şarkıyı hiç duymamış olsa da biliyordum ki onun için dipsiz bir kuyudan çekilen suydum.
Gülümsedi.
Adını umut koydum.

***

Sanal alemden yapılan alışverişlere imreniyormuş bazen.
Gençlik işte, bir giydiğini bir daha giymeyen sonradan görmelere inat her gün aynı şeyleri giymekten rahatsız oluyordu.
"Helal kazanç kokan eski gömleklerin modası asla geçmez" dedim.
Giderken bir anlık da olsa o delikanlının gözlerine bahar getirdiğimi düşündüm.
Gençler bizim umudumuz ama onların kapkara umutsuzluğuna karşı yeteri kadar mavimiz var mı?
Yoksa üretmemiz gerekiyor.

Mutluluk Takvimi
Sokak müzisyenine para ver.
Vicdanının sesini dinle.
Yattığın yeri topla.
Omlet yap.

Sizin de bu şehirde
Aşka volta attığınız
Kapısında yattığınız
Elbet olmuştur ama

Bir meydan savaşına
Girer gibi en önde
Vurulup düştüğünüz
Olmamıştır muhakkak

Bu sevda benimdir
Böyle söylendi
Böyle bilinir
Ardımızdan meleklerin
Ağladığı söylenir
Hakkı YALÇIN


Ucuz şöhret geleceğe borçtur, günü gelince pahalıya ödenir.
Darbe hukuku!
Üniversite yıllarımda Milliyet Gazetesi'nin karanlık odasında film yıkıyordum.
Soysuz ihtilal dönemi, 20 yaşındaki gençler için mahkemelerde kırılan kalemler.
Ölüm kararını marşlarla karşılayan gençleri susturmak için ellerini o insanların boğazına kelepçe gibi takan inzibatlar!
Analarının ömrünü verdiği o gençlerin darağaçlarına bu kadar kolay gönderilmesi aklımdan hiç çıkmamıştır.
Hala söylerim; o yargıçlar kendilerine kırmalıydı kalemlerini.