HAYATIN her yıl biraz daha zorlaştığı bir dünyada, balık tutmanın keyfi kadar ekonomik gerçeği de vardır.
Balık evin ekmeğidir, bir günü daha kurtarmaktır.
O yüzden sabahın erken saatlerinde köprülerin, kıyıların kenarında ellerinde oltalarıyla gördüğüm insanları okumayı severim. Hele böyle soğuk havalarda!
*****
Soğuktan çatlamış parmaklarını ovuyordu yanına yaklaştım.
"Bol şans" dedim, sıra sıra dizilmiş balık tutan insanlar arasında neden kendisine şans dilediğimi düşünmüş olmalı ki, şaşırdı.
Yarım ağız "sağol" dedi. Balık kokuyordu 30'una gelmemişti henüz.
*****
İnsanların tanımadıkları birinden selam alırken bile tedirgin olduğu bir şehirdi İstanbul.
Adama kendimi tanıtmayı seçtim.
Denize attığı oltayı geri çekiyordu o sıra. 3 tane istavritin çırpındığını gördü güldü, ben de güldüm.
"Balık tutan insanlar ne zamandan beri gazetecilerin ilgisini çekiyor" dedi.
*****
Martıların çığlıkları duyuluyordu o sıra, kediler denizin kenarında balık bekliyordu. Adama hayattan ne beklediğini sordum.
Hayatın dalga boylarında kendini ölçtü biçti, "hiçbir şey" dedi.
Tekrar denize attı oltasını.
"Karadan denize bakmayı bildiğin gibi, denizden karaya bakmayı da bileceksin!"
*****
Deniz kenarındaki onca insan arasından böyle birini seçmeyi "tam isabet" olarak değerlendirdim.
Rüzgar yağmurluğunu şişiriyordu da muhabbeti balıklardan insanlara taşıdık.
Denizi bol olan şehrin, hırsızının da, arsızının da bol olduğuna.
Aramızdaki duvarı yıktık beraber bir çadır kurduk haksızlığa.
*****
Üniversite mezunuydu, işsizdi, çalmadığı kapı kalmamıştı.
Balıkları evdeki ailesi için tutuyordu.
Balık tutarken, dertlerini unutuyordu da gerçeklerin elini de sıkı sıkı tutuyordu. Yine oltası dolu geldi.
*****
"Abi" dedi, "sokakta soru sorsan kim akıllı, kim deli belli değil." "Ama" dedi, "balıklar bizden daha fedakar." Oltasındaki balıkları birer birer kovaya doldurdu.
"Biz onların soylarını kurutmak için elimizden geleni yapıyoruz. Onlar bizi yaşatmak için, gönüllü yem oluyorlar."
*****
Ondan ayrılırken düşündüm de bazı insanlar da balıklar gibi aslında!
Yürekli olanlar korkakların yerine gönüllü yem oldu.
Çocuklar yaşasın diye!
Yeni moda delikanlılar "misket havasında" göbek atsın diye değil!
MESLEK ONURU
Telefon şirketleri, yayın kanalları üyelik için vatandaşlara taahhüt maddesi koyuyorlar.
Ayrılmak istediğiniz zaman size okkalı bir hesap dökümü.
Kendi verdikleri taahhütlerden eser yok.Yasalar bile tek taraflı işliyor.
Oysa her kurumun sözünü tutması zorunludur, bizler buna kısaca meslek onuru diyoruz.
Ne yazık ki bu onur öyle kolay bulunmuyor. Nasılsa bu ülkede her şey olunuyor sadece rezil olunmuyor.
Mutluluk Takvimi
Kazandığın zaman da kaybettiğin zaman da sakin ol.
Şehrin müzelerini gez.
Bebekleri kokla.
Sebze ye.
Sebil tasına
Aldırma bir daha
Gönül yasına
Son ver bu hayatın
İhtirasına
Hayat bir komedi
Dertler bahane
Gözlerine vurur
Mumların isi
Örtmez günahları
Gecenin sisi
Son vasiyetini
Söyler birisi
Toprak olur beden
Taşlar bahane
Hakkı YALÇIN