Mürekkep!

Eklenme Tarihi 10 Ağustos 2021

HABERİ
SESLİ DİNLE

00:00 00:00
Tüm Sesli Haberler

OTURDUĞUM bahçede susamış bir köpeğe su veren iki küçük kız çocuğu aralarında konuşuyordu. "Sence ormanlarda kaç hayvan yanmıştır?" "Ne kadar varsa hepsi." "Tavşanlar da yanmış mıdır?" "Yanmıştır tabi!" "Benim de içim yandı" diyen bir kız çocuğunun yanındaki köpeğe su içirebilmek için gösterdiği özene baktım. Onlardaki vicdandı bu ülkeyi ayakta tutan.
Yaşları 8 ile 10 arasındaydı. Biri evindeki havadisleri yanında getirmişti de diğerinin soruları masalların içinden çıkıyordu sanki.
"Kaplumbağalar kurtulmuştur belki." "O aleve kim dayanır?" Yaşı küçük olan sorularında bir umut arıyordu bir kırıntı.
"Peki kırmızı başlıklı kız? O da yanmış mıdır?" O sırada annelerinin kendilerini çağıran sesi duyuldu ve ikisi birden o yöne doğru gittiler.
Bu yaz sıcağında hararetini dindirdikleri köpek de arkalarından gitti.

Sanırım sadece ormanları değil çocukların Kaf dağını da yaktılar.
Ormanların altından geçen ırmaklar "suyunu çekti" de kuşların gözlerinden kan olarak aktılar.
Sonunda cevabı verilmeyecek sorular bıraktılar çocuklarımıza.

Yanan canlılar orman okuluna yazılı öğrencilerdi.
Ara sıra diğer hayvanlar için özgürlükten tasarruf ettikleri saklanacak delikleri vardı o kadar.
O ormanlarda canlıların külü varken, "ormanlar yanan canlılar müzesi olsun" desek kimin umurunda!
Ormanlarda gidenlerin yerine yenisi gelmez, beton gelir harç gelir, çocuklara ömür boyu borç gelir.
Yaşayan her ağaç çocukların yaşam kaynağıdır ama ölü ağaçlar da birilerinin balıdır kaymağıdır!
Kül olan ormanlardan sonra hayatımızda ne çok şeyin eksildiğini anladığımızda geri dönüşüm olmayacak.
Not: Yakılan ormanların yerine dikilen otellere rezervasyon yaptıranları boldur memleketimin.

Aşk insanlara kötülüklerden arınsın diye bağışlanmıştır ama herkes o şerefe nail olamamıştır.
O yüzden içinde aşk olmayanların nefreti gözlerinden okunur.
Herkes o gözlere iyi baksın, görmek istemiyorlarsa aynanın karşısına geçip kendilerine bir kibrit çaksın!
Çünkü herkesin aynaya bakacak yüzü de yoktur sızlayan vicdanı da.

Not: Bu yazı ağaçların gözyaşlarından dökülen reçineli mürekkeple yazılmıştır.

Mutluluk Takvimi
Yemek yerken televizyon izleme.
Bebek patiğine zil tak.
Işıklı gece lambaları kullan.

Gözlerim gülmüyor
Eskisi gibi
Aklımdan yaşanmış
Günler geçiyor
Şimdi sevgimizin
Hasat zamanı
Ben ektim sevgiyi
Eller biçiyor

Sayfalar dolusu
Mektuplar yazdım
Kalbim kan ağlıyor
Dilim susuyor
Vefasız sevgilim
Ellerin olmuş
Bıraktığım yerde
Yeller esiyor
Hakkı YALÇIN

Bizlere yanıldığımızı söyleyenlerdir gerçek dostlarımız.

Alçak!
Üniversite öğrencisi genç kıza tecavüz edip parçalara ayıran ve bedenine jiletle adını yazan bir katil, bu topraklardaki gücünü simgelemek istemiştir.
"Sırtımızı sıvazlayanlar sağ olsun" dipnotuyla birlikte!
Böyle şeytanların hakları haksızlığa parmak kaldıran insanlarda yok ama asıl mesele bir genç kızın hayatının son bulması. O genç kızı bugünlere getirmek için ömrünü veren ailesinin duyduğu derin acı.
Ama ne utançtır ki kadınları öldürmek, çocukları taciz etmek bu ülkede erkekliğin rütbesini yükseltti.
Yükselen değer oldu alçaklık!
O yüzden dilinin altında jiletle gezen şeytanlara bile gün doğdu.