Eski bir filmden bana kalan.
"Schmith Hakkında" adlı filmde, 66 yaşındaki Jack Nicholson kendine bir soru sorar. "Dünyanın mutluluğu için ne yaptın?" Ölümle hayatın yüzleşeceği günü beklerken, sıradan bir olay ona 66 yılın en anlamlı gerçeğini gösterir.
Afrikalı bir çocuğa 22 dolarlık uzaktan babalık hediye ettiği çek ve dertlerini anlattığı mektuplar, ondaki sihri filmin sonunda ortaya çıkarır. Bir çocuğun hayatına girmesi. Ve o yaşına gelene kadar duyarsız kalmanın pişmanlığıyla, elinden geleni o saatten sonra yapması.
***
Dünyanın mutluluğunda özne çocuklardır. Ama İsrail ve Amerika'nın el ele vererek yarattıkları dünyada çocukları katletmenin önü açıldı.
Irak, Suriye, Filistin bombalanırken, adam zannettiğimiz Obama bile bu kanlı eylemlerinin karşılığında Nobel kazandıysa, anlayın çocuklara verilen değeri.
Çocuklarla da ilişkisini kesti dünya insanlıkla da. Paranın kaldırma kuvvetini buldu, teknolojinin kalleş tarafını keşfetti. Kaybedeceği her şeyi kazandı, çocukları unuttu. Şerefini ve haysiyetini bile paraya satanlar için çocuklar nedir ki! Şimdi Amerika'ya sorun; "dünyanın mutluluğu için ne yaptın?" diye.
Vereceği cevap bellidir. "İsrail'le bir olup Ortadoğu'yu kan gölüne çevirdim."
***
İsrail, insani yardım taşıyan küresel Sumud Filosu'nda aktivistleri gözaltına aldı. 30'u Türk. İnsani duyguları ve cesaretleri için her birine kurban olayım.
Onlar dünyanın mutluluğu için de mücadele ediyorlar Gazze'deki çocukları yaşatmak için de.
Kanla beslenen İsrail" aktivistleri de mi öldürecek? Onlar seri katiller, sistemin eseri katiller. Çocukların korunma altına alınmadığı bir dünyada, "İsrail'in korunma altına alınması insanlık ölümüdür!" Bunun baş sorumlusu da Amerika'dır, Pudralı Trump'tır.
Çevirmedikleri film kalmayanların insani yardım gemilerine saldırıp, kendi savaş gemilerini İsrail'i korumak için Ortadoğu'ya getirmesi, Hitler'den bu yana insanlık tarihinin gördüğü en büyük utanç sahneleridir.
***
Dünyanın yavaş yavaş ayağa kalktığını ve Avrupa ülkelerindeki protestoları izliyoruz. Bunun arkası gelecek. İnsanlar ayağa kalktı mı bir daha oturmazlar!
İsrail'e vurulacak en anlamlı darbelerden biri de futbol kulüplerine Avrupa'daki turnuvalara katılma hakkının elinden alınmasıdır. Bir Ortadoğu ülkesinin Avrupa'da ne işi var? Bazen füzelerin yapamadığı bir futbol topu yapabilir.
Yetkililer bunu yapmak zorundalar.
***
Gazze'deki çocuklar dünyanın mutluluğu için düşlerinde bir kuş resmi çizerler ama kanatları yoktur. Bir yunus balığının sırtında su fışkırtmak isterler yıldızlara, o yıldızlar en çok çocuklara yakındır ama bu dünyada kan emerek beslenenler gökyüzünden bomba yağdırmaktadır..
Dünya fantezilerini gerçekleştiriyordur o sıra. Gazze'yi kumarhane yapmayı hayal ederken, pezevenkleri, silah tüccarlarını, uyuşturucu baronlarını başının üstünde taşır. Böyle bir sistemde çakal başına milyonlarca dolar düşer.
Gazze'deki bebeklerin ruhu hala haykırır ya, bir bakarsınız hapşırırken birbirlerine "çok yaşa!" bile diyemeden Trump ve Netanyahu'nun başlarına taş düşer! İkisinin de yüzünde klasik Hitler rengi. Bilin ki o zaman başlamıştır, Gazze'deki çocukların cengi.
"BİZ"OLAMADIK!
1964 yılında Hayat dergisinden bir haber. "Milletlerarası Basın Enstitüsü'nün 13. Kongre'si nedeniyle Türkiye'ye gelen delegeler, büyük fotoğrafa bakıp "Türkiye rüyalar ülkesi" diyor. Onlar nerden bilsin, ahlakın bozulacağını, düşlerin bile yağmalandığını ve insanların "biz" olmaktan çıkacağını! "Biz" bilebildik mi?