Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 23 Mart 2024

Ziya'red

OLAN biten ortada...
Görmek isteyen pek yok.
Önümüzdeki günlerde Alman Başbakan Scholz, yine Çin'e gidecek. Cinping önemli oyuncu.
Çin de... Daha önce büyük işadamları listesiyle Pekin'e giden Olaf Scholz tansiyonun yükseldiği bugünlerde "ÇIKIŞ" için yine aynı yolu kullanacak. Scholz döndükten sonra da Çin lideri, Macron'a ziyarete gelecekti. Yani AVRUPA'nın iki önemli gücü ÇİN ile temasları bitirmeye niyetli değildi. Haklılardı. Putin'de boş durmuyordu!
Vladimir Putin, seçildikten sonra yeni döneminin ilk yurt dışı gezisini Çin'e yapacaktı.
O da geçtiğimiz yıl Pekin'e gidenlerdendi.
Ortada şöyle garip bir tablo vardı!
Avrupa Birliği Çin ile yürümek istiyor, Rusya kağıt üzerinde en yakın müttefik olarak Pekin yönetimini görüyor, Cinping de her iki eksenle dünyaya "AYAR" verebileceğini düşünüyordu!
Ortada sorun yoktu!
ANCAK UKRAYNA SAVAŞI patlıyor AVRUPA, RUSYA'dan kopuyor uzaklaşıyordu.
Çin bunu durduramıyor, AB ise ABD'ye bağımlı hale gelerek KÜRESEL GÜÇ iddiasından uzaklaşıyor, Paris-Berlin hattı zayıflayınca Pekin de ekonomik-siyasi gerileme ile baş başa kalıyordu.
KİM YAPIYORDU BUNU?
Kimin yaptığına geliriz.
Ancak önce Fransız Devlet Başkanı Macron'un, ÇİN'den dönerken POLİTİCO'ya yaptığı açıklamaları hatırlamakta fayda vardı.
NATO üzerinden ABD'ye meydan okuyan Macron uçakta gazetecilere önemli açıklamalarda bulunuyordu.
Net ve şiddetli konuşuyordu...
"AVRUPA'NIN SINIR ÖTESİ DOKUNULMAZLIĞI OLAN DOLAR'A BAĞIMLILIĞINI AZALTMASI GEREKİR" çıkışı hedefi, mücadeleyi açık seçik ortaya koyuyordu.
Macron da Charles de De Gaulle gibi ABD'nin rüzgarından etkisinden kurtulmak istiyor yeni yol arıyordu!
Gelen soru üzerine Fransız Devlet Başkanı asıl sorunu ortaya koyuyordu.
GİZLİ ÖZNE kullanarak aşamadıkları problemi tanımlıyordu: Avrupa, Amerika Birleşik Devletleri'nin takipçisi olmamalı. Bizim yani Avrupa Birliği'nin karşı karşıya olduğu en büyük risklerden biri kendimizden kaynaklanmayan krizlere yakalanmaktır...
Yani Macron "ABD öyle hamleler yapıyor ki her şartta kaybeden biz oluyoruz. Bunu önlemenin yolunu bulamıyoruz" diye şikayet ediyordu...
Zaten Macron, ÇİN'e gitti geldi AFRİKA karıştı.
Darbeler, kalkışmalar, devrilen liderler dünyada manşetlere çıktı!
Kağıt üzerinde açıklamalarda Avrupalı liderler de Putin de Cinping de DOLAR'a savaş açıyorlardı.
Açık net söylüyorlardı.
Ancak gereğini yapmıyorlar yapamıyorlardı.
Neden?
Oyunu bozan kimdi?
Lizbon'dan Japon Denizi'ne kadar uzanan eksen her dediğini yaptırırdı. Para da silah da teknoloji de medeniyet de kültür de asker de nüfus da vardı. Öyle görülüyordu.
Olmuyordu...
Niçin?
Avrupa stratejik özerkliğini inşa edecekken bir kriz geliyor ve bunun hayata geçmesini engelliyordu.
Son adım RUSYA'nın UKRAYNA hamlesiydi. Çin ile yakınlığı ticarette de zirveye çıkaran AB, GİZLİ ABD operasyonuyla Rusya'dan ayrılıyor enerji, ordu, silah eksikliği ile baş başa bırakılıyordu. ABD en büyük rakibini tutup yanına çekiyor güvenli alana taşıyordu.
Rusya ÖTEKİ oluyordu!
Durum böyle olunca doğal olarak ABD'ye dönüp orada gerçeği anlamaya yarayan ip ucu var mı diye bakıyorsunuz.
ABD Başkanı Biden 7 Mart'ta önemli bir konuşma yaptı.
Buralarda pek görülmedi.
Rusya-Ukrayna savaşına değindi. Biden göreve gelirken "zayıflatılacaklar listesine" ilk sıraya Putin'i koyuyordu.
Tabii seçildikten sonra CENEVRE'de baş başa 2.5 saat görüşülüyordu!
O ayrı!
Biden konuşmasında "Eğer bu odada Putin'in Ukrayna'da duracağını düşünen birileri varsa, sizi temin ederim ki durmayacaktır. Tarih bizleri izliyor. Avrupa risk altında..." diyordu.
Zaten AVRUPA'nın risk altında olması ABD'nin "olmasını istedikleri" listesinde ilk sıradaydı!
ABD ne yapıyor ediyor AVRUPA'yı kendisinden kaynaklanmayan sorunlarla yüz yüze bırakıyordu.
Bu da KÜRESEL ÖLÇEKTE dengeleri değiştiren bir hamleydi.
AB güç ve zemin kaybederken Washington yoluna devam ediyordu.
Çin'i, AB MERKEZLERİNİ kontrol ederek, zayıflatarak vuruyorlardı.
İşte bu denklemde Scholz Çin'e gidecek sonra da Cinping Paris'e inecekti.
Eğer bu zirvelerden sonuç çıkarsa UKRAYNA'daki savaş büyük ihtimalle bir üçüncü ülkeye sıçrayacaktı.
Yayılacaktı!
AVRUPA en zayıf yerinden paçayı bir kez daha kaptıracaktı.
Fransa "Gerekirse Ukrayna'ya asker yollarız" çıkışına imza atıyor Rusya da "Paris'i nükleer silahla yok ederiz" cevabı veriyordu.
Macaristan lideri Viktor Orban da "Savaş başladığında Almanya 'sadece miğfer yollayacağız' dedi. Şimdi Moskova'yı vuracak füzelerin gönderilmesinden söz ediliyor.
Asker gönderme işi de böyle.
Şimdi konuşuluyor iki üç ay sonra askerler Kiev'de olur" sözleriyle durumu ve tansiyonu özetliyordu.
Sanırım AVRUPA KÜRESEL İDDİADAN VAZGEÇTİĞİNİ İLAN EDENE KADAR BU SÜRECEKTİ...
Türkiye de bu şartlarda bu dengede bu iklimde kendi yolunu çizip BÜYÜK SAVAŞIN İÇİNDE BÜYÜK KAZANAN OLMALIYDI...
Bu nedenle dışarısı karışık olduğu için burada da sancı vardı.
CHP'deki değişimden değişecek olandan DEM'e kadar, Demirtaşlar'ın aldığı almak istediği rolden Kandil'e kadar, Mısır lideri SİSİ ile yakınlaşmadan İstanbul'da Çin Halk Cumhuriyeti istihbaratı için Doğu Türkistan dernekleri hakkında bilgi toplayan 6 kişinin yakalanmasına kadar, yeniden Refah'ın AK PARTİ'nin karşısında yer almasından, Abdullah Gül Bey'in TEZKERE hakkında verdiği röportaja kadar olan her hamle her adım ve eylem bu DENGE içinde bir yer bulur kendine...
İçeride ve bölgede olacaklara da buradan bakılmalıydı...