Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 4 Ekim 2022

Kral ‘Chark’les!

Önemli gelişmeler olmakta. Kısa kısa haberlerle geçiştirilmekte. Oysa olan biteni anlatan en net adımlar böylece pas geçilmekte. Açalım biraz. Belki daha net anlaşılır...

18 dini mezhepten insanı barındıran Kazakistan, küresel çapta dinler arası diyalog için kapılarını açtı. Dünya Liderleri ve Geleneksel Dinler Kongresi'ne ev sahipliği yaptı. 50'den fazla ülke katıldı. Papa da Kazakistan'a böylece ilk kez ayak bastı. PAPA ziyaret sırasında bazı Cizvit rahiplerle de bir araya geldi. Papa Franciscus, burada Cizvit yayın organı Civilta Cattolica'ya konuştu. Konuyu Rusya-Ukrayna Savaşı'na getirdi. "Devam etmekte olan bir savaş var. Bence bunu iyilerin ve kötülerin yer aldığı bir kovboy filmi gibi düşünmenin bir hata olduğuna inanıyorum. Aynı zamanda bunun Rusya ile Ukrayna arasındaki bir savaş olduğunu düşünmek de bir hatadır o kadar. Hayır, bu bir dünya savaşıdır" dedi.

Devam...
Papa ortadaki tabloyu DÜNYA SAVAŞI olarak tanımlanırken akla gelmesi gereken ilk makul soru "PEKİ KİMLE KİM ARASINDAYDI?" olmalıydı... Papa'nın çıkışından sonra önemli bir gelişme de dün yaşandı. Kral Charles ile ilgili... İngiltere Kralı 3. Charles, gelecek ay Mısır'da düzenlenecek COP27 İklim Değişikliği Zirvesi'ne katılmayacak. Birkaç gündür haber alınamayan İngiltere Başbakanı Liz Truss ortaya çıkıyor ve KRAL CHARLES'e "O ZİRVEYE GİTMEYİN" diye telkinde bulunuyordu. Oysa KRAL'ın PRENSLİĞİNİ hatırlayan herkes, bu konudaki hassasiyetini hatırlayacaktır... Mesela geçtiğimiz yıl Prens Charles, COP26'nın açılış töreninde acil bir eylem çağrısı yayınladı. İklim değişikliği zirvesine katılanlara "zaman tam anlamıyla tükendi" sözleriyle seslendi.

İskoçya'nın Glasgow kentinde dünya liderlerinin önünde konuşan Charles, "Karşılaştığımız tehdidin ölçeği ve kapsamı, mevcut fosil yakıt temelli ekonomimizi gerçekten yenilenebilir ve sürdürülebilir bir ekonomiye radikal bir şekilde dönüştürmeye dayanan küresel sistem düzeyinde bir çözüm gerektiriyor. Ülkelerin bir araya gelerek sanayideki her kesimin gerekli adımları atmasına imkan sağlayacak ortamın yaratılması gerekiyor. Bunun milyarlarca dolar değil, trilyonlar seviyesinde olacağını biliyoruz" dedi. DAVOS'a da katılan ve oradaki EKOLLE aynı çizgide görünen CHARLES, 2020'de de "Doğa, insanlar ve gezegen için Marshall benzeri bir plan" çağrısında bulunmuştu.

Ancak bunları söyleyen PRENS, KRAL olunca işler değişiyordu. Önce MÜREKKEP krizi yaşanıyor, eli ayağı birbirine dolaşıyordu. Daha doğrusu dolaştırılıyordu. İki gün sonra da eline sızıntı yapan DOLMA KALEM tutuşturuluyordu... Ve şimdi Başbakan Truss gelip "Mısır'a gitme. COP27'ye katılmayın" diye telkinde bulunuyordu. O da çark ediyordu. Geçmişteki çizgisini silip atıyordu... Oysa 2021'in Kasım'ın da Prens Charles, Kahire'ye gidiyor ve Mısır Devlet Başkanı Sisi ile bir araya gelmekte bir sakınca görmüyordu. "Taç giyen baş akıllanıyordu" misali CHARLES geri adım atıyordu!

Şimdi konunun merkezine doğru ilerleyelim... GRETA TİNTİN ELEONORA ERNMAN THUNBERG... Kimdi bu kız? 2018'de İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ile savaşılması gerektiğini söyleyen ve protestoya başlayan İSVEÇLİ EYLEMCİ... "İklim için okul grevi" ile medyanın dikkatini çekmeye başlayan Thunberg, o zamandan beri iklim aktivistliği yapmaktadır. Greta, kısa zamanda medyanın desteğiyle tanındı ve büyük etkiye sahip oldu. Yaklaşık bir yıl sonra Mart 2019'da 112 ülkeden 1.5 milyon genç onun çağrılarına cevap verdi. Protestolara katıldı. COP24 ile birlikte dünya bu genç kızı tanıdı. İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ meselesini gündemine aldı ve tarafı oluverdi. Bu eylemlerden sonra ilginç bir hamle geldi. OPEC yani Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü Genel Sekreteri Mohammed Barkindo, Thunberg'i ve diğer gençleri fosil yakıt endüstrisi için "En büyük tehdit" olarak ilan etti. Thunberg, çeşitli ödüller aldı. Mesela Norveç Parlamentosu'ndan 3 isim, NOBEL'e aday gösterdi. Bu sonraki iki yıl da devam etti. 3 kez NOBEL için ismi ortaya atıldı. TİME'a kapak oldu. Yılın insanı seçilmesi üzerine ABD Başkanı Trump, sosyal medyadan tepki gösterdi. "Çok gülünç. Greta Öfke Kontrolü sorunu üzerinde çalışmalı, daha sonra bir arkadaşıyla eski moda güzel bir filme gitmeli! Rahatla Greta, Rahatla!" dedi.

Trump gidiyor, Biden geliyor Merkel de KUZEY AKIM-2 için Washington'dan anlayış bekliyordu. Projenin içinde yer alan şirketleri kapsayan genel bir yumuşamayı da elde ediyordu. Ancak ABD'nin bu projeye itirazı öteden beri bilinmekteydi. Başkanlarla ilgili de değildi. ABD, kesinlikle KUZEY AKIM BORU HATLARINA İTİRAZ ediyordu. Bir gerekçe de gerekliydi. O da bulundu. Rusya Ukrayna'ya daldı. Boru hatlarının VANA'sı RUSYA'nın elinde olmasına rağmen, Moskova'nın gazı kesip sevkiyatı durdurmasına rağmen garip bir şekilde 4 patlama gerçekleşiyordu. 10 milyar EURO'luk PROJE, İÇİNDEKİ 350 MİLYON DOLARLIK GAZ İLE BİRLİKTE ÇÖPE GİDİYORDU.

ABD, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra DOLAR ile kontrolü ele geçirmeyi başardı. Ordusu donanması nükleer güç olması ve kurduğu, yönettiği NATO ile de bunu başardı. Ancak buna rağmen İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ile enerjide yeni bir sayfa açmak için çırpınan bir EKOL de vardı. Bunun haritası AVRUPA'ydı. Ancak ABD'de BLACKROCK gibi yatırım fonları da bu değişimin arkasındaydı. Belli ki karşı olan da çoktu. ALMANYA'nın başını çektiği PARİS ANLAŞMASI olarak kayıtlara geçen anlaşmanın bir yerde durması gerekiyordu. Görünürde buna sadece TRUMP itiraz ediyordu. Ancak Biden gelince de işler değişmiyordu. Kuzey Akım HATLARI duruyor, iptal oluyor, YEŞİL ENERJİ ve İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ için çırpınan AVRUPA şimdi oduna kömüre dönmek zorunda bırakılıyordu. PETROL de GAZ da koruma altına alınıyordu.

Trump'ın Paris İklim Değişikliği Anlaşması'ndan çekileceğini açıklaması deprem etkisi yaratıyordu. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İtalya Başbakanı Paolo Gentiloni ve Almanya Başbakanı Angela Merkel ortak açıklama yaparak "ABD'nin iklim değişikliğine ilişkin evrensel anlaşmadan çekilme kararını esefle karşılıyoruz. Paris Anlaşması, iklim değişikliğiyle etkin ve zamanında mücadele etmek ve 2030 sürdürülebilir kalkınma hedeflerini uygulamak için ülkelerimiz arasındaki iş birliğinde temel olmayı sürdürüyor" diyordu. Ancak RUS GAZI daha kesilmemişti...

Trump'a tepki ABD içinden de geliyordu. Bir önceki Başkan Obama da, "Trump yönetimi geleceği reddeden bir avuç topluluğa katıldı" diyerek tepkisini gizlemiyordu. Rusya'nın işgali pek çok konuyu tartışmaya açıyordu. Papa da buna DÜNYA SAVAŞI diyordu. Sanırım bir güç, DOLAR-PETROL arasındaki bağın azalmasına itiraz ediyordu. Savaşı destekliyordu. Dünyayı etkilediği için de DÜNYA SAVAŞIYDI BU. Putin'in arkasındaki görünmeyen güç, AVRUPA tabanlı KÜRESEL DÖNÜŞÜME karşı geliyordu.