Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 30 Eylül 2022

R‘ezer’v

DÜNYADA var olan savaş, artık silahların gölgesinde yürümekte.
Önceleri yazdığımızda bazıları anlamıyordu bunu... Eskiden silahlı çatışmalarla hedeflere ulaşılıyorsa, bugün ekonomi ve onun aracı olan para kullanılıyor. Bu nedenle ekonomide meydana gelen getirilen dalgaları, KÜRESEL ÇAPTA değerlendirmek gerekmekteydi. PARAYI güç ve silah olarak kullananların siyasi hedefi bilinmeden sağlıklı bir değerlendirme yapmak mümkün de değildi.
2000'lerin başıydı.
Şimdikinin tam tersi bir tablo vardı. Hatta ABD ile AVRUPA arasında "Zayıf DOLAR güçlü EURO" tartışması yaşanıyordu. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Jean Claude Trichet, "Dolardaki düşüş küresel ekonomiyi tehdit ediyor" sözleriyle FED'i uyarıyordu. O dönemki ABD Merkez Bankası Başkanı Alan Greenspan de "Düşük dolar bizim için bir sorun değil" cevabı veriyordu.
O dönemde DOLAR hemen hemen her gün değer kaybı yaşıyordu. Diğer bir ifadeyle TL de dahil olmak üzere her para birimi DOLAR karşısında değer kazanmaktaydı. EURO liderliği kimseye bırakmıyordu.
2000 yılında 0.80 olan euro/ dolar paritesi, 2007'de 1.43'e çıkıyordu. Durum böyle olunca EURO diğer para birimlerini de sürüklüyor ve DOLAR'ı eritiyordu...
1987-2006 yılları arasında ABD ekonomisinin en güçlü figürü olan Greenspan, "The Map and the Territory" adlı kitap yazdı. O tarihlerde AVRUPA içindeki DENGESİZLİĞE dikkat çekti.
Greenspan, Euro bölgesindeki borç krizinin sona erdiği yolundaki görüşleri reddetti. Euro bölgesinde "Siyasi konsolidasyon" sağlanıncaya kadar krizin devam edeceğini savundu.
Alan Greenspan, "Yunanistan'ın kültürü Almanya'nın kültüründen farklı ve ikisini bir potada eritmek son derece zor. Bunu başarmanın tek yolu siyasi birliktir. Hala olması gerektiği gibi olmasa da Doğu Almanya ve Batı Almanya gibi..." diyerek ÇOK İYİ GİTTİĞİ DÜŞÜNÜLEN AVRUPA'NIN tomografisini çekiyordu. Yıllar önce hem de...
ABD küresel yaptırımlardan Irak Savaşı'na olan hiçbir konuda AB ile uyum içinde değildi. Manşetlere pek yansımasa da durum böyleydi.
Asıl savaş aralarındaydı.
Kimse görmüyor kimse dönüp bakmıyordu. Avrupa hem içinde birliğini sağlama yolunda ilerliyor hem de Rusya ve Çin ile giderek yakınlaşıyordu.
ABD ise PARASI üzerinden kan kaybı yaşamaktaydı.
Oysa 1944 yılında Bretton Woods'da toplanan ve IMF ile Dünya Bankası'nın kuruluşuna önderlik eden toplantıda kabul edilen DOLAR'ın gücüydü.
Son imparator olarak kabul edilen karara herkes imza atıyordu. ABD DOLARI ile ALTIN arasında canlı bir ilişki kuruluyor ve bu da DOLAR'a inanılmaz bir güç katıyordu.
Dünyadaki bütün ülkelerin altın karşılığını terk etmelerine karşın DOLAR'ın altın karşılığında basılması, dünya çapında kabul edilmesini sağladı. Bu ABD ekonomisinin, dünya ekonomisindeki büyüklüğünü, dünya ticaret hacmindeki yerini, küresel finans sistemindeki önemini belirledi! Artık her MERKEZ BANKASI rezerv para diye DOLAR tutmak zorundaydı. Bazı ülkeler kendi paralarından daha çok DOLAR saklar hale geliyordu. Bu kulvara giren ABD KÖRFEZ'de de egemenliği eline alıyor İNGİLİZLER'den sonra koltuğa kuruluyordu.
Sonra Vietnam Savaşı geldi. Belirsizlik hakim oldu. Arapİsrail savaşları da gerginliği artırınca Petrol ile DOLAR arasındaki bağ kopma noktasına geldi. Altına bağlı olmaktan çıkardıkları paralarının egemenliğini sürdürmeyi başardılar. Dolar'ın da artık ALTIN'la arasında bir bağ yoktu. Ancak hala güçlüydü...
İtibarı vardı. Sanki ALTIN'la bağı hiç kopmamış gibi yaşam sürüyordu! Nispeten zayıf ülkeler ise kendi paralarında yaşanan değer kaybı nedeniyle DOLAR tutmaya devam ediyorlardı. Bizde de durum farklı değildi. Mesela 2000'lerin başında bizdeki yabancı paranın mevduata oranı YÜZDE 45 iken 2001 krizi sonrası bu oran YÜZDE 55'e çıkıyordu.
2007 ve 2008'de gerilese de 2018'den sonra yine tırmanışa geçiyordu. Dünya merkez bankalarına bakıldığında da durum farklı değildi. Bankalar ellerinde tuttukları YABANCI paralarda liderliği DOLAR'a veriyorlardı. Bu oran YÜZDE 65'e yakındı...
Devam...
2000'lerin başıyla birlikte DOLAR'daki düşüş gözlerden kaçmıyordu. İKİZ KULE SALDIRILARI, IRAK SAVAŞI, AFGANİSTAN'a girmek bile para etmiyordu...
Her şartta AVRUPA da ÇİN de büyüyor, Rusya da Berlin'e yaklaşıyordu. Aradaki nikah yüzüğü de Kuzey Akım-1 ve Kuzey Akım-2'ydi! Rusya'nın UKRAYNA'ya girmesi ile AB ciddi enerji krizi yaşamaya başladı. Enerjinin miktarında büyük sıkıntı olduğu gibi fiyatında görülmemiş artış vardı. Aynı anda DOLAR'ın da artıyor olması, AVRUPA'yı köşeye sıkıştırıyordu. Gaz ile petrolle buluşması sıkıntı haline gelen YÜKSELEN GÜÇ şimdi karşısında GÜÇLÜ DOLAR GÜÇLÜ ABD buluyordu.
Kremlin de politikalarıyla buna destek oluyordu. Dolar fırtınası başlıyor, RESESYONA GİRECEĞİ söylenen ABD tüm para birimlerini ezip geçiyordu.
Dolar değer kazanıyor, ENFLASYON patlıyordu.
Borçluların borcu çok daha fazla artıyor, AVRUPA ise sarsılıyordu.
AVRUPA için teşhis koyan Greenspan topu ASYA'ya taşıyordu: "Çin'deki en büyük sorun yaratıcılığının ödünç teknolojiye dayanması. En yaratıcı 100 şirket sıralamasında 40 Amerikan şirketi var, bir Çin şirketi bile yok..." sözleriyle küresel krizde nasıl etkileneceklerini yıllar öncesinden not düşüyordu...
Rusya Ukrayna'ya dalıyor AB ile kopuyor, Çin ile çok da güvenli olmayan bir ilişkinin içinde buluyordu kendini. ABD uzaktı.
Tıpkı BİRİNCİ ve İKİNCİ DÜNYA SAVAŞLARI'NDA olduğu gibi. Ancak yine onlar kazanıyordu... Herkes birbiriyle kavga ediyor, onlar uzaktan izliyordu... Bu arada KUZEY AKIM'larda peş peşe 4 sızıntı yaşanıyordu. Patlamaların arkasında CIA olduğunu söyleyen çok kişi vardı.
Böylece boşanma davası süren AVRUPA ile RUSYA arasında sahne alıyorlar, YÜZÜKLERİ atıyorlardı.
Siyasi hedefleri bilmeden ekonomik analiz yapmak sanırım çok mümkün değildi...
DOLAR değer kazanıyor, STERLİN-EURO-YENYUAN-
TL ne varsa değer kaybediyordu. Bir de en büyük rakipler çatırdıyordu.
Manşetler UKRAYNA'da patlayan silahlara ayrılmışken, ABD DOLAR ile KÜRESEL planını hayata geçiriyor gibiydi...
Ruslar tetiği çekince sadece UKRAYNALILAR duyuyor, ABD DOLAR'ı patlatınca herkes duyuyordu!
Şu an için kimse de karşısında duramıyordu... Siyasi sonuçlarla yüklü bir bulut kütlesi vardı ufukta!..