BUGÜN ŞİDDETTEN, İngiltere'den girip ORTADOĞU'ya uzanalım.
Küresel savaşı izleyelim!
Sonra da PARİS'e demir atıp OLİMPİYATLARA bakalım...
Tabloyu görelim...
ADA'dan dünyaya ayar vermek için yarışan İNGİLTERE, Temmuz'un son günü 3 küçük çocuğun bıçakla öldürülmesiyle sarsıldı. Katilin 17 yaşında olduğu açıklandı.
Fazla bilgi verilmedi. Galler'in başkenti Cardiff doğumlu olduğu duyuruldu. Açık kimlik bilgileri verilmeyince SOSYAL MEDYA ayağa kalktı. AŞIRI SAĞCILAR soluğu sokaklarda aldı. Dedikodular, fısıltılar yayıldı, şiddet de haliyle artıkça arttı.
Saldırganın İngiltere'ye geçen sene kaçak yollarla geldiği ve isminin "Ali" olduğu yönündeki iddialar, aşırı sağcı hesaplar ve haber siteleri tarafından paylaşıldı.
İngiltere ateş topunun içinde kaldı.
Aşırı sağcılar, ülke genelinde Müslümanlara yönelik saldırılara başladı. Southport'ta çıkan olaylar kısa sürede başta Liverpool, Glasgow ve Dover olmak üzere 20'den fazla kente yayıldı.
Türkiye, KAYSERİ'de sarsıcı kitlesel bir hareket yaşarken bir süre sonra benzeri İNGİLTERE'de görülüyordu!
TESADÜF! Londra bu durumlara alışık olmadığı için korku da panik de tedirginlik de artıyordu. Doğaldı. Çiçeği burnunda Başbakan Keir Starmer aşırı sağcıların camilere saldırdığını ve Nazi selamı verdiğini belirterek, "Kim olduğumuzu göstereceğiz.
Korkuyu yaymaya çalışanlara ve toplumumuza ayrılık ve nefret ekenlere müsaade etmeyecek bir ülkeyiz" dedi. Öfkesi dinmeyen Starmer şöyle devam etti: İki büyük sosyal medya şirketine ve onu yönetenlere sesleniyorum.
Şiddet olayları internet ortamında körükleniyor. Bu bir suçtur ve sizin platformlarınızda yapılıyor.
Hukuk her yerde geçerli olmalıdır.
İnternette şiddeti övmek suçtur, ifade özgürlüğü değildir. Sosyal medya platformları için burada uyulması gereken bir denge var.
Sosyal medya inanılmaz bir imkan ama büyük sorumluluk taşıyor...
İngiltere Başbakanı topa girince Elon Musk da dışarıda kalmıyor cevap veriyordu.
Londra doğrudan ABD'li şirketler üzerinden Washington'u hedef alıyordu. Çünkü arka planda ne olup bittiği SIR değildi. Türkiye ve İngiltere'nin "YABANCI KİMLİK" üzerinden oluşturulan rüzgarla karşılaşması nasıl tesadüf değilse SOSYAL MEDYANIN sahne alması da asla ve kat'a tesadüf değildi. Bu bir savaştı ve tüm cephelerde yürütülüyordu.
DİJİTAL MARKALAR da DİJİTAL KALELER de dünyanın kontrolü için, güç ortaklığı için masadaydı! Nasıl ABD'li silah şirketleri gücünü konuşturuyorsa artık bunlar da "SIRA BİZDE" diyorlardı...
Burada dikkat edilmesi gereken noktanın İNGİLTERE ile TÜRKİYE'nin yan yana getirilmesiydi. Gariptir ANKARA ile LONDRA'nın sosyal medya tepkisi de birbirine benziyordu.
Saflar ve mücadele belliydi.
Gelenlerin kim olduğu konusunda bir şüphe yoktu...
Önceden soğuk savaş döneminde belki BALİSTİK FÜZELER üzerinden korku meydana getiriliyor ve siyasi sonuçlara ulaşılıyordu. Şimdi SOSYAL MEDYA bunu fazlasıyla yapıyordu! Masum küçük çocukları öldürenin RUANDA kökenli Axel Rudakubana olduğu sonra açıklanıyor ancak kimse tarafından görülmüyordu! İş işten geçiyordu yani...
Devam...
Türkiye gerçekten ilginç bir ülke. Sonuçlar ve nedenler arasında çok kez sağlıklı bir BAĞ kurulamıyor. ANALİZLERİMİZ daha çok duygusal oluyor.
Türkiye, PARİS 2024 OLİMPİYATLARINA 54 kadın 48 erkek sporcu yolladı.
THY, uçağı giydirdi. Dualarla sporcularımız uğurlandı.
Atıcılıktan bisiklete, yüzmeden güreşe, atletizmden boksa, okçuluktan masa tenisine, judodan haltere kadar hemen her branşta sporcumuz vardı. Şampiyonalarda her zaman manşet olan bir konu da ALINACAK ÖDÜLLERDİ...
Ülkeden ülkeye değişiyordu.
Singapur ALTIN MADALYA alan sporcusuna 750 bin dolar veriyordu. Ev sahibi Fransa 80 bin, Fas da 200 bin dolarlık ödül sunuyordu. ABD ise 37 bin dolarda karar kılıyordu.
Türkiye ise altın madalya kazanan sporculara 1000 Cumhuriyet altını, gümüş madalya alanlara 600 Cumhuriyet altını, bronz alanlara da 300 Cumhuriyet altını takdim ediyordu. HİÇ AZ DEĞİLDİ. Diğer ülkelerinki ortadaydı! İngiltere ise hiç para ödülü vermiyordu. Yıl içinde hazırlanmaları için PARA desteği sunuyordu. Böyle uygulama yapan ülke sayısı hiç az değildi.
Ben "ÖDÜL BÜYÜK OLSUN Kİ GENÇLERİMİZ SPORDAN GELECEK KURSUN" düşüncesine sahip çıkıyorum. Her başarının ödüllendirilmesinin gerektiğini savunuyorum. Sorun yok. Ancak Türkiye, Paris 2024'e giden ülkeler arasında MADALYA anlamında bakıldığında şu ana kadar en YOKSUL ülkelerden...
1 GÜMÜŞ, 2 BRONZ toplamda 3 MADALYA ile 54. sıradayız.
ABD ve ÇİN'in başı çektiği OLİMPİYATLARDA Fransa da İtalya da Avusturalya da İngiltere de Almanya da Macaristan da Hırvatistan da Kore de Japonya da bizden yukarıda...
Gurur duyduğumuz alan ise VOLEYBOLCU KIZLARIMIZ... Milli Takımımız ÇEYREK FİNALDE Çin gibi güçlü bir rakibi çok zor da olsa çok çekişmeli de geçse 3-2 yenmeyi başardı. Takımımız 5 sette toplamda 110 sayı buldu.
Bunun 42'si Melissa Vargas'tan geldi. Yani takımın YÜZDE 40'ını VARGAS temsil ediyordu. Bir diğer ifadeyle takımın yaklaşık yarısı VARGAS demekti... Bunu ayrıştırmak için değil doğru noktayı bulmak için yazıyorum.
Vargas'ın yolu Türkiye'ye düşmese burada kucak açılmasa belki Kadın Voleybol Takımımız da bu noktada olmayacaktı. Bilinmez...
Televizyon karşısında yarışmaları izlemeye gayret ederken YUSUF DİKEÇ'in duruşundan, elini cebine atışından, silah kullanışından başka övündüğümüz pek bir şey bulamamak beni üzüyordu.
Madalyalar gelmeyince, gelemeyince SOSYAL MEDYA yardıma koşuyor ve DİKEÇ'in attığı tweet'in 36 milyon etkileşim aldığını övünçle paylaşıyorduk!
Armand Duplantis'in rekorlar kırdığı sırıkla yüksek atlamada madalya alamasak da İSVEÇLİ sporcunun zaferden sonra yaptığı DİKEÇ pozuyla madalya almış kadar seviniyorduk. Sosyal medyadaki paylaşımlardan GURUR DUYUYORDUK.
Ben mi sevinmek de zorlanıyordum? Sosyal medya kullanmadığım için ben mi ıskalıyordum? Yoksa SANAL GERÇEKLİK herkese yetiyor muydu! Dikeç bize GÜMÜŞ'ün ALTIN'dan daha değerli olduğunu gösterse de o da İKİNCİ olmuştu! 85 milyondan bir ALTIN çıkmamıştı. Şimdilik...
Konuşulmayan gerçek buydu.
Garip olan evimizdeki, sokağımızdaki, iş yerimizdeki huzuru da gerginliği de mutluluğu da kaosu da SOSYAL MEDYA ile ölçer hale gelmiştik... Bir TWEET'in bir paylaşımın FÜZELERDEN çok daha fazla etki meydana getirdiği ortada. DİKEÇ üzerinden OLİMPİYATLARDAN ilk sırada çıkmak az bir başarı değil...
Bizim yapamadığımızı SOSYAL MEDYA yapıyordu...
Gel de şaşırma...
Sosyal medya, Arap Baharı'nın büyümesinde ve liderlerin devrilmesinde büyük rol oynadı.
Bu devam ediyor, edecek!
Herkes şapkasını önüne koyup düşünmeli...