Milli irade, ülkemizin demokratik standardı ve özgürlükler konusundaki beklentilerini yükseltmiş, bazı çevrelere anlamlı cezalar vermiş, geleceğe yönelik "demokrasi" yol haritasını çizmiştir.
Referandum sandığında, milleti ve milletin sağduyusunu dikkate almayanları, milleti, korkularla ve senaryolarla yönlendirebileceğini düşünenleri, statükodan beslenenleri, yargıdan medet umarak ayrıcalıklarını korumak isteyenleri hüsrana uğratmıştır.
Milli iradenin çizdiği "demokrasi yol haritasında" daha ileri demokrasiyi temsil eden anayasa yapılsın. Demokrasi ve özgürlük rüzgârının önünde kimse durmasın.
Demokrasiyi kesintiye uğratan ya da uğratacaklara hesap sorulsun. Vesayet dönemi bitsin.
Darbecilere yönelik Ergenekon yargı süreciyle başlayan süreci desteklensin. Darbe anayasasını savunan siyasilere "sivil" bir ders verilsin'' denilmiştir.
VESAYETİN KIRILMASI
Seçilmişlerin seçilmemiş devlet organlarının denetimi altında bulunması" olarak bilinen vesayet rejimi, referandumda en büyük darbeyi yedi. Asker, sivil bürokrasi, yargı, üniversiteler, büyük sermaye ve bunların medya ve aydınlar nezdindeki uzantılarından oluşan bürokratik merkez vesayet haklarına sahip olduğunu yıllardır öne sürüyordu. Darbelerin, toplumsal mühendisliği sonucunda vesayeti savunan belli bir toplumsal kesim oluşmuştu.
Halkımız 12 Eylül sandığında, "ileri demokrasi, özgürlükler, üstünlerin hukuku değil hukukun üstünlüğü, milli iradenin egemen olması sonucu vesayetçi anlayışlar son bulacak" demiştir.
Bu sonucun, Türkiye'de vesayet rejiminin tarihe karışmasını, darbe heveslilerinin heveslerinin kursağında kalmasına, milli iradenin gücünün her türlü kirli oyunu bozmasına yol açacağı açıktır.
YENİ REFERANDUM YOLU
Türkiye, daha ileri demokrasi yolunda kritik dönemeçleri, referandumla geçme başarısı gösteriyor.
2007 yılında cumhurbaşkanını halkın seçmesi,12 Eylül'de Anayasa'da sivil yönetimince düzenlemeler yapılması gibi iki önemli eşik, referandumla geçildi.
Başbakan'ın, 2011'den sonraki süreçte başkanlık modelini halka götürebileceklerini ve halkın kabul etmesi halinde bu adımın atılacağını kaydetmesi üzerinde önemle durmalıyız.
Başbakan Erdoğan'ın elinde, şimdi 2007'de aldığı yüzde 47 oyu 2011 seçimlerinde koruma olasılığını güçlendiren ve 2012'de Cumhurbaşkanlığı'na aday olması halinde ilk tur için gerekebilecek yüzde 50 çıtasını rahatlıkla aşmasını sağlayacak yüzde 58 gibi önemli bir koz bulunuyor.
Yeni referandumlara hazır olalım.
TABANIYLA TERS DÜŞEN PARTİLER
Referandumun, Türkiye'nin sadece demokratik yapısını değil, aynı zamanda siyasetini de derinden etkileyeceği görülüyor. Sandık sonucu, özellikle MHP ve DP tabanında kaymalar yaşandığını ortaya çıkardı.
MHP ve DP'nin, CHP'nin peşine takılmaları ve mağduru oldukları bir darbeyi desteklemeleri taban ve tavan arasında bir kırılmanın yaşanmasında önemli rol oynadığı anlaşılıyor.
Adana, Elazığ, Osmaniye, Yozgat, Kastamonu, Erzurum gibi özellikle İç ve Doğu Anadolu'da MHP tabanının parti yönetimine rağmen "evet" demesi, Yalova'da da Demokrat Parti tabanının olumlu oy kullanması, gelecek siyaset için bazı önemli mesajlar vermektedir.
Bu gelişme sürerse, Türkiye iki partili sisteme doğru emin adımlarla ilerleyecektir.