Tarihi 24 Mayıs 2013

"Tayyip"e düşman olunca!

Hatay Valisi Celalettin Lekesiz, Suriyeli sığınmacılara yönelik eylem hazırlığında bulunan 8 kişinin yakalandığını açıkladı. Esad Rejimi'nden kaçıp Türkiye'ye sığınan insanlara karşı bombalı saldırılar ve kaçırma eylemleri düzenleyeceklermiş.
Polis, daha önce de Reyhanlı'da 51 kişinin ölümüne yol açan bombalı saldırıyı düzenleyenleri yakalamıştı.
Bunların sayısı da 10'un üzerinde.
Hepsi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı!
Bu topraklarda doğup, bu topraklarda büyümüşler. Çoğunun ortak yanı, 1970 ve 1980'li yıllarda kendilerini "yurtsever-devrimci" olarak tanıtan Acilciler isimli örgütün uzantıları olması.
O "yurtsever-devrimcilerin" önde gelen isimlerinden biri olan Mihraç Ural, bugün Suriye'de Esad'ın kollarında.
Diğerleri Türkiye içinde, bu toprakların insanları ile bu topraklara sığınanlara saldırı peşinde.
Birileri de onları aklamakla meşgul.
Türkiye açısından içler acısı bir tablo!
Eskiden bu yapılanlara "ihanet" denirdi.
Bugünlerde ise belli kesimler utanmasalar bu adamları alkışlayacaklar.

* * *
Şu ittifaka bir bakın:
Geçmişin kanlı-bıçaklı kesimleri bugün kol kola. İçlerinde siyasi yelpazenin her kesiminden insanlar var. Bu ülkeyi yönetenlere ağız dolusu sövüyorlar. Buna karşılık Esad'a ve Suriye'deki rejime toz kondurmuyorlar.
Niye?
Çünkü, Başbakan Erdoğan'ı sevmiyorlar. Onunla aynı safta görünmek istemiyorlar; sıkıntıya sokmayı amaçlıyorlar.
Aslında mesele bu kadar basit!
Basit olmasına basit de ortaya çıkardığı sonuçlar açısından son derece vahim!

* * *
Kimse Başbakan'ı sevmek zorunda değil. Daha da ileri gidiyorum, herkesin iktidar sahiplerinden nefret etme hakkı bile var.
Erdoğan'ı eleştirebilirler...
Hükümet'in politikalarını desteklemeyip, son derece yanlış olduğunu her yerde ve her fırsatta söyleyebilirler.
Bunlar son derece doğal tepkiler. Ama bugün yapılanlar farklı!...
Belli kesimler, neredeyse Suriye Rejimi'nin Türkiye'deki uzantıları gibi çalışıyorlar. Adeta, Esad'ın sözcülüğünü yapıyorlar. Bu ülkede Suriye adına "psikolojik harekat" yürütüyorlar...
Haksızlık etmek istemem, çoğunun amacı da hedefi de bu değil.
Ancak, bilmeden ve istemeden de olsa, böylesine vahim bir tablonun ortaya çıkmasına yol açıyorlar.
Brüksel
'de Avrupalı sosyalistlerin başkanı Swoboda'yı bile isyan ettiren gelişmelerin ardında, işte belli kesimlerin oluşturduğu bu tablo yatıyor!

* * *
THKP-C Acilciler
gibi örgütlerin içinde bulundukları durumu gayet iyi anlıyorum. Kuruldukları günden bu yana Esad Ailesi'nin güdümündeydiler.
Bugün de aynı yolda ilerliyorlar.
Diğer bir takım yasa dışı silahlı sol örgütlerin takındıkları tavrı yadırgamıyorum. Onlar da yıllar boyunca Şam yönetiminden silahlı eğitim ve destek aldılar.
Arkalarına orak-çekiçli bayraklar yerleştirip yüzlerindeki maskelerle fotoğraf çektirenlere de söyleyeceğim tek söz yok.
Onlar zaten bu fotoğraflarla meşreplerini saklamıyor, herkese ilan ediyorlar.
Peki ya diğerleri?..
"Ben milliyetçiyim, ülke sevdalısıyım" diyerek ortaya fırlayanlar ya da "Atatürkçü olduğunu" söyleyen CHP'lilerin ne işi var bu güruhun içinde?
Onlar ne yapmak istiyorlar?
Bazıları "milliyetçiliğin" ne olduğunu bilmiyor, bazıları da Hatay söz konusu olduğunda Atatürk'ün "Çizmelerimi giymek zorunda bırakmayın beni" dediğinden habersiz!Gerçekten merak ediyorum: Bu nasıl bir düşmanlık ki, bütün değerleri ayaklar altına aldırabiliyor?