Tarihi 22 Kasım 2012

Kılıçdaroğlu'na istifa çağrısı

Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'nin başına 2010 Yılı Mayıs ayında geldi. O günden bu yana en fazla tartışılan parti lideri unvanını elde etti. Üstelik, bu tartışmalar bitmiş değil, devam ediyor. Kendisi için "En kısa sürede tükenen Genel Başkan" yorumlarını yapanlar bile var.
Kenarda köşede kaldı, medya dikkate almadı, belki de özellikle görülmek istenmedi ama...
Kılıçdaroğlu için yeni bir istifa çağrısı daha yapıldı. İstanbul Baro Başkanı Ümit Kocasakal, Kılıçdaroğlu'nu sert sözlerle eleştirdi:
"Seyit Rıza gibi Cumhuriyet'e resmen başkaldırmış, oradaki insanları sömüren feodal nitelikli bir şeyhe iade-i itibar vermek, Atatürk'ü gömmek demektir.
Atatürk'ün koltuğunda oturan kimse Atatürk'e fatura çıkaramaz. Çıkın gidin oradan. Nerede yapıyorsanız yapın."
Bunlar, sadece bir baro başkanının tepkileri değil. Bugün CHP Meclis Grubu'nda da "Dersim ve iade-i itibar" konusunda Kocasakal gibi düşünen pek çok isim var.
Üstelik, açıktan konuşuyorlar...
Özellikle Hüseyin Aygün gibi milletvekillerinin bu konuda takındığı tavrı alabildiğine eleştiriyorlar.

* * *
CHP
'deki rahatsızlığın odağındaki isimlerden olan Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün son çıkışı, huzursuzluğu iyice artırmış durumda.
Aygün, Dersim'de Seyit Rıza ile birlikte idam edilen Resik Hüseyin, Uşene Seyit, Aliye Mirze Sili, Civrail Ağa, Hasan Ağa, Fındık Ağa ve Hesene İbrahim'in itibarlarının iade edilmesi yönünde bir kanun teklifi hazırladı.
Teklifin sonunda da "Dersim'de 1937-
1938'de öldürülen tüm insanlarımızın ruhları bir parça rahat edecektir"
ifadesi kullanıldı.
Aygün, CHP'nin yetkili kurullarına danışmadan bu teklifi basın mensupları aracılığı ile kamuoyuna duyurdu.
Daha sonra CHP TBMM Grup Yönetimi'ne verdi.
Bu tavır, CHP içindeki "ulusalcıların" tepkilerine yol açtı. Durumu gören parti yönetimi tedbir almak zorunda kaldı. CHP Grubu, Hüseyin Aygün'ün kanun teklifini kabul etmedi.
Dün CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç'la görüştüm. "Olur mu öyle şey" sözleriyle teklife gösterdiği tepkiyi ortaya koydu:
- Parti yönetimi tarafından bu yönde bir karar alınmadı. Ayrıca parti görüşümüz de bu değil. Aygün'ün bu teklifi basına vermesi sadece kendisini bağlar.

* * *
Peki Kılıçdaroğlu ne düşünüyor?
İşte bu sorunun cevabı pek net değil. Parti içindeki bazı isimler, Kılıçdaroğlu'nun da Hüseyin Aygün'le aynı görüşleri paylaştığını iddia ediyorlar. Hatta daha da ileri gidip, Aygün'ün arkasında Kılıçdaroğlu'nun bulunduğunu söyleyenler bile var. Bu isimler, "baksana" diyorlar:
- Kılıçdaroğlu, Aygün gibi düşünenleri başının üzerinde taşıyor.
Kılıçdaroğlu
, bütün bu iddialar karşısında net bir tavır ortaya koymadığı için CHP'deki huzursuzluk devam ediyor...

* * *
Hüseyin Aygün, CHP içinde görüşlerini her fırsatta ortaya koyan bir milletvekili. Seçilmeden önce dağıttığı seçim beyannamesinde bile partinin pek çok görüşüne karşı çıktığını duyurmuş, yeni ve farklı bir CHP için mücadele edeceğini ilan etmişti.
Gün oldu, partinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ü eleştirdi. Gün geldi, İsmet İnönü'nün politikalarını yerden yere vurdu. CHP içinden yükselen tepkiler karşısında hiç geri adım atmadı!
İlginçtir, Hüseyin Aygün, birkaç gün önce İnönü'nün Pembe Köşk'ündeydi. Lozan Barış Antlaşması görüşmelerinin başlamasının 90. Yıldönümü sebebiyle düzenlenen bir etkinliğe katıldı. Kılıçdaroğlu'nun yanında yer aldı.
İnönü'yü ve politikalarını her fırsatta eleştiren Hüseyin Aygün'ün Pembe Köşk'te ne işi vardı? Acaba Kılıçdaroğlu tarafından özellikle mi götürüldü? Kılıçdaroğlu'nu yakından ve iyi tanıyan CHP yöneticileri "sanmam" diyorlar.
Yoksa, bu bir "özür" ya da "barış" ziyareti miydi? Verdiği kanun teklifleri ve yaptığı açıklamalara bakılırsa, bu ihtimal de ortadan kalkıyor.
Peki, Aygün'ün orada buluşunun izahı ne?
Konuştuğum bütün CHP'liler, "İzahı yok" diyorlar:
- CHP'nin uzun süreden beri izlediği ikircikli ve standartsız politikaları anlayamadığımız gibi, bunun da izahı yok!