Tarihi 6 Ekim 2011

Kardeşinin sürgün emrini vermiş

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Yozgat'tan milletvekili seçilmiş, Parlamento'ya yeni girmişti. Çiçeği burnunda bir ANAP milletvekiliydi.
O günlerde erkek kardeşi de Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü'nde çalışıyordu. Bir muhtarın dolduruşuna gelerek, biraz da ağabeyinin konumuna güvenip amirinin makamına gitmişti. Ağzına ne geldiyse söylemişti...
Sözün kısası, amirine ağır hakaretler etmişti!
Yozgat Köy Hizmetleri İl Müdürü, akşam saatlerinde utana sıkıla Cemil Çiçek'i aradı. "Sayın vekilim" diyerek, olayı lisan-ı münasiple anlattı.
Cemil Çiçek sordu:
- Senin makamına gelip bu sözleri sarf eden benim kardeşim değil de başkası olsaydı, nasıl bir işlem yapardın?
Müdür,
utana sıkıla cevaplandırdı:
- Önce maaşında sekizde bir oranında kesinti yapardım. Ardından da başka bir ile tayinini çıkarırdım.
Cemil Çiçek
de hiç düşünmeden, "tamam" dedi:
- O zaman sen onun benim kardeşim olduğunu unut. Başkasına hangi işlemi uyguluyorsan, ona da aynısını yap.
Müdür, "Ama sayın vekilim"
diyecek oldu. Cemil Çiçek, "Tamam, ayrıcalık yok" sözleriyle kestirip attı. Çiçek, ardından "Bak böyle bir durum var" diyerek kardeşini aradı:
- Yaptığın yanlış ve bu yüzden senin sürgünün çıkacak. Ben bunu engellemem. Fakat kardeşimsin, sana bir iyilik yapabilirim. Nereye gitmek istiyorsan, oraya gönderilmeni sağlayabilirim.
Kendisinin isteği üzerine, tayin Muğla'ya çıkarıldı. Cemil Çiçek'in kardeşi, yıllar boyunca orada çalışıp emekli oldu.
***

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, 25 yıllık Türk siyasetinde ender görülen bu davranış ve sırrı, kendisini ziyaret eden Bağımsız Kamu Görevlileri Sendikaları Genel Başkanı (BASK) Genel Başkanı Resul Akay'a açıkladı.
Akay, çıkarılan Kanun Hükmündeki Kararnamelerle memurların "toplu olarak görevden alındıklarını" söyledi ve bu uygulamayı Çiçek'e şikâyet etti. Çiçek de prensip olarak iktidarların alt seviyedeki memurlarla uğraşmasının doğru olmadığını söyledi:
- Ben milletvekilliğim döneminde sadece bir defa küçük bir memurun sürülmesi işi ile uğraştım. O da kardeşimdi. Parkinson hastası olmasına rağmen, yaptığı yanlıştan dolayı tayinine onay verdim. "Ama" diyen Çiçek devam etti:
- Üst düzeyde görev yapacak isimleri de halka hesap verme noktasında olan iktidarların belirlemesi lazım. Bence üst düzey bütün bürokratlar, hükümetlerle gelip, hükümetlerle gitmeli.
***

Görüşme sırasında, hazırlanan memur sendikaları ile ilgili uyum kanunları da gündeme geldi. Akay, memur sendikalarına baraj getirme çalışmalarından vazgeçilmesini istedi. Yeni Anayasa ile ilgili görüşlerini açıkladı...
Bizce, Anayasa'nın ilk üç maddesi ile oynanmamalı. Yeni anayasa, bu maddelerle ilgili tartışmalara feda edilmemeli,
Herhangi bir grubun ya da zümrenin hakları yerine, bütün bireylerin haklarını genişleten bir anayasa ortaya çıkarılmalı.
Çiçek
ise, "Özgürlükçü bir anayasa yapmak istiyoruz" değerlendirmesini yaptı:
- Ancak, bunun içinin nasıl doldurulacağı önemli ve şimdilik belli değil. Ben, bir görüş bildirip ihsas-ı reyde bulunmak istemiyorum. Ancak, bu söyledikleriniz çok önemli. Bence bütün siyasi partilerin uzlaştırma komisyonu üyeleri ile görüşün. Bunları onlara da anlatın.
TBMM Başkanı, BASK Genel Başkanı Resul Akay
'a, yeni anayasa hazırlıkları sırasında sivil toplumun görüşlerini çok önemsediklerinin de altını çizdi:
Türkiye'de 200 bine yakın STK var. Onların görüşleri bizim için çok değerli.
Ancak, tamamı ile görüşmeye kalkarsak, altından kalkamayız. Bu süreç, sadece onların görüşlerini almaya bile yetmez.

STK'lar bir araya gelip, toplu olarak bize görüşlerini bildirirlerse, süreç daha sağlıklı işler.
STK'lar, demokratik baskı gruplarıdır. Görüşleriniz doğrultusunda ısrarlı bir şekilde siyasi partilere baskı yapın. Kamuoyu oluşturun.