Sevgili Ferda, Yaradan bizim sıkınıtılarımıza çare bulmaz. Bize seçenekleri gösterir ya da rüyalarımız aracılığıyla neden bu deneyimleri yaşadığımızı gösterir. Bir deneyim için üzülebiliriz ama sonu bilmeden karar vermek kendi tekamül yolumuzu yargılamak olur. Öyleyse tüm okuyucular için güzel bir dua örneği yazıyorum. Tabii en güzel duayı da Yaradan'a kalbimizden geçeni ifade ederek yapabiliriz.
"Sevgili Yaradanım, senin önünde eğilerek, secde ederek seni onurlandıyorum. Varlığımı onurlandırıyorum. Sana her şey için, yaşadığım tüm deneyimler için teşekkür ediyorum. Şükrediyorum. Yaradılış anındaki seçimlerimi hayatın içinde gerçekleştirebilmem için bana gereken gücü verdiğin, ışığını, sevgini, gücünü, kaynaklarını sonsuz enerjisini benden esirgemediğin için sonsuz teşekkürler. Ne zaman bir kaygı duyacak olsam yarattığın güzelliklere bakıyorum. Yarattığın her şeyin anlamlarının birbirini nasıl tamamladığını. O yarattıklarının içinde ben de varım. Kendi mükemmeliğimi kabul ediyorum. Yaradanım, şu an hayatımda olanlarla ilgili, seçimlerimle ilgili senden farkındalık diliyorum. Hatırlamayı seçiyorum. Hayatımın sorumluluğunu almak ve deneyimlerimden öğrenmek için neyi bilmem gerekiyor? Yaşamımda mucizelerini eksik etme. Beni yolundan sevginden ayırma. Her zaman sevinle, iyiliğinle yıka beni. Lütfen yaradınım, bolluk konusunda yaşadığım deneyimleri iyileştirmek için bana seçenekleri göster, görmemi sağla. Şu an yaşadıklarım tekamül yoluna, senin yarattığın her şey için dilediğin o ortak hedefe hizmet ediyorsa, bunu sevgiyle kabul ediyorum. Kendime yardım edebilmem için bana yardım et. Meleklerime, sonsuz kaynaklarına ve sana sonsuz teşekkürlerimle. Seni çok seviyorum." Umarım güzel bir örnek olmuştur. Son kitabım "Tanrı'dan Geleni Söyle"den bir bölümü sizlerle paylaşmak istiyorum.
Oyunbozan'a...
Yol açık. Yıllar önce bir kaç kez o dağ evinde buluştuk seninle. Tüm med-cezirlerinde bana koştun geldin. Sevecen hayal ediyordun beni, o yüzden yaşlı bir adam olarak çıkıyordum karşına. Yaradılış anında hiç unutmam, herkes gibi sen de iddialıydın. Aslında orada kuruyorduk oyunu. Her giden hayatını, seçimlerinin sorumluluğunu alacağına, ne olursa olsun sevgimizde ayrılık olmayacağına söz veriyordu. Sen çocukken daha kolaydı sana ulaşmam. Yeni ayrıldığımız için seçimlerinin nedenini biliyordun. Hiç üç adımda gelmene gerek yoktu. Ben zaten oradaydım atacağın ilk adımdan da önce durduğun noktadaydım. Sonra nereden çıkardıysan ayrı olduğumuz ve seni terk ettiğim sonucuna vardın. Oyunlar oynamaya başladın. Oyunu sen kuruyordun. Senin kuralların olsun istiyordun, olmayınca adımı "oyunbozan" koyuyordun.
Evet çocukken daha kolaydı her şey. Bir şekilde ya rüzgarda, ya güneşte, ya toprağın yağmur sonrası kokusunda hissediyordun beni. Ne zaman karar verdin artık rüzgar ile seninle konuşmadığıma? Ne zaman bıraktın beni? Oysa o gün yaradılış anında sevinç içindeydin. Mutluydun. "Bak unutacaksın. Emin misin?" diye sormuştum. Hatırlarım demiştin. Merak etme. Ama bak herkes gibi sen de unuttun. Çocukken kolaydı her şey, ellerinden tutmam daha kolaydı. Bazen misket olarak düşerdim avuçlarına, bazen kaybettiğin oyunlar sonrası o kirli yanağından çamura bulanmış gözyaşın olarak. Görmen daha kolaydı; ağaçları, nehirleri, kuşları. Seni tamamlayan her şeyi. Zirveden aşağı inmek, yolu keşfetmek senin kararındı. Başka yollar denemek, tamamlamak için dağın eteklerinde yarım kalmış bir şeyleri. Kimden ayrıydın ki sen? Benden mi, kendinden mi? Ruhunu arıyorsun. O mağrur ve ulaşılmaz olan ben değilim. Sensin. Ve öyle gördükçe beni, benden uzağa gidiyorsun.Tam bir oyunbozansın sen, kendini reddediyorsun. Bana mal etmek için tüm seçimlerini. Çocukken kendini duyardın. Rüzgarda duyduğun ses içinden akan nehrin mükemmelliğiydi. Rüzgarı dinle. Zirvede değil. Dağın eteklerinde o dağ evinde bekliyorum seni. Kutlama için. Birlikte zirveye, yola çıkmaya başlamak için. Ama önce beni kalbine al. Sevgimi kabul et. Cenneti içine al. Ben yolculuğunda yanındayım. Ve unutma çocuğum; sana cenneti vaat etmiyorum çünkü cennet sensin.