Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 5 Şubat 2023

Teslimiyet manifestosu…

İhsan çayları tazelemek için kalktığında, elindeki gazeteye dalan Mehmet'in çayını henüz bitirmediğini görüp, takıldı:

- Hayrola Mehmet, gazeteye öyle bir dalmışsın ki çayını bile unutmuşsun…

- Haklısın… Altılı masanın ortak mutabakatına bakıyorum. Okudukça, bunların nasıl olup da bu kadar cahil olabildiklerine şaşıyorum…

- Kafayı takmana ne gerek var?.. Sadece Ali Babacan'ın "Avrupa bize aferin diyecek' sözü bile anlamak için yeterli değil mi?..

- Haklısın, ama yine de belki işe yarar bir şeyler olabilir diye bakıyorum işte…

- Bence boşa gayret. Neredeyse bir yıldır toplanıp dağıldıkları halde, cumhurbaşkanı adaylarını tespit edemeyişleri bir yana, neleri nasıl yapacakları konusunda bile anlaşamadılar. Seçim 14 Mayıs'ta olacak diye ateş bacayı sardı. Ancak, 18 Haziran'da yapılsaydı da bir şey değişmezdi… Konuşmayı ilgiyle izleyen Selim:

- Mehmet Bey şu okuduklarını bir özetlese, nasıl olur?.. Ben okumaya çalıştım ama bir şey anlamadım... Mehmet, gülümseyerek:

- Sizin yanınızda gazetelerle haşır neşir olunursa, olacağı budur zaten. İhsan Çaylarımızı tazeledikten sonra, Altılı Masa'nın mutabakatı hakkında bir şeyler anlatmaya çalışayım… Çaylar tazelenince Mehmet konuşmaya başladı:

- Altılı Masa, Şubat 2022'de başlattıkları ve toplamda 11 defa yaptıkları zirve toplantılarında genellikle havanda su dövmüş ve parlamenter demokrasiye geçiş dışında herhangi bir ortak karar alamamışlardı, biliyorsunuz… Selim, araya girdi:

- Açıklamaların yer alacağı kağıtta hangi fontların kullanılacağı ve kaç punto olacağında da anlaşmışlardı… Mehmet, gülüşmeler eşliğinde devam etti:

- Şimdi de altı genel başkan, Ortak Politikalar Mutabakat Metni ile kamuoyunun karşısına çıktılar. Cumhurbaşkanı adayının seçim beyannamesi ve seçimlerden sonra uygulanacak hükümet programının ana omurgasını oluşturacağı vurgulanan metin, iki bin üç yüz vaatten oluşuyor… Mustafa, meraklanmıştı:

- İyi çalışmışlar anlaşılan?.. Mehmet, gülümseyerek:

- Keşke öyle olsa. Oldukça detaylı imiş gibi gözüküyor ama içinde sadra şifa herhangi bir şey yok. Altı parti tarafından önemsenen cümlelerin alt alta yazılarak alelacele hazırlandığı belli olan bir metin. İnsanımızın hoşlanacağını düşündükleri bazı vaatlere ağırlık verdiklerini ama bazı konularda ikircikli davrandıklarını da söylemek gerek. Asıl problem, var olanların muhafazası ve daha da geliştirilmesi yerine 'yıkacağız' anlayışının öne çıkması… Selim, araya girdi:



- Örnekler vereceksin herhalde?..

- Metin, temelde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni tasfiye, parlamenter sisteme dönüş mantığına bina edilmiş. Okuyanlara hoş gelebilecek bazı şeyler olsa da öteden beri tekrarladıkları bazı sloganlarla ilgili vaatler öne çıkmış durumda. Cumhurbaşkanlığı'nın Çankaya Köşkü'ne taşınması, oluşturulan ofis ve politika kurullarının lağvedilmesi, çoklu baronun kapatılması, kuvvet komutanlıklarının yeniden Genelkurmay'a bağlanması, devletin resmi uçaklarının satılması, FETÖ sebebiyle devletten uzaklaştırılanların tekrar görevlerine döndürülmesi, belediyelerde kayyım uygulamasına son verilmesi, bunlardan bazıları… İhsan, merakla sordu:

- Kayyım atanmasına son verme ve FETÖ'cülerle ilgili vaatler, teröre göz kırpmak değil mi?..

- Haklısın. Bu kadarla kalsa iyi, kayyım uygulamasını kaldırmanın yanında 'belediyelere özerklik' vaadi de var. Bunlar, HDP yani aslında PKK ve tabii onları teşvik eden dış güçleri memnun etmek için konulmuş belli ki. 'OHAL kararnamelerini iptal' de, anlaşılacağı gibi FETÖ'cüleri ve onları güdenleri memnun edecek bir vaat. Yargı ile ilgili maddeler de dikkat çekici. AİHM ve uluslararası kuruluşların vesayetini tartışmasız kabul manasında vaatlerde bulunmuşlar. Batı'nın istediklerinin kolaylıkla yerine getirilmesi için ülkemiz aleyhine bazı hususları bile ifade ve basın özgürlüğü kapsamına almışlar. Ortak metin, tam bir teslimiyet manifestosu… Remzi, ekonomi ile ilgili vaatleri merak ediyordu:

- Ekonomi konusunda neler var?..

- Bu konuda biraz gelişme göstermiş gibiler. Ancak cahillik yine diz boyu. Son 20 yılda ortalama olarak yılda yüzde 5,5 büyüyen Türkiye için önümüzdeki 5 yılda yıllık yüzde 5 büyüme vaadinde bulunmaları, bunun göstergesi. İstihdam artışı da keza. 2020'den 2022 sonuna kadar 5 milyon istihdam sağlanan ülkemize, gelecek 5 yılda 5 milyon istihdam sözü verebiliyorlar… Merkez Bankası ile ilgili vaatleri, dış mihrakların çok arzu ettiği gibi faizleri yükseltmeyi düşündüklerine işaret… Mehmet, çayını yudumlayıp devam etti:

- Esas konu, yoksulluğun sona erdirilmesi, katma değeri yüksek üretim gibi herkesin altına imza atacağı bazı vaatler yanında, hazırlayanların zihin kodlarını gösteren maddeler. 'Türkiye'yi yeniden yatırım yapılabilir ülke kredi notuna kavuşturma' vaadi, sisteme teslim olmayı düşündüklerini gösteriyor… IMF aşkına Varlık Fonu'nun kapatılmasını da vaatler arasına koymuşlar… Selim, merakla sordu:



- Merkez Bankası'na da kafayı takmışlardı. O konuda neler demişler?..

- Merkez Bankası'nı bağımsız hale getirip bunu güvence altına alacaklarını yazmışlar. Sürekli faiz artışını savunanların anladığı bağımsızlığın, uluslararası sistemin arzularına uygun davranmak olduğu, açık. Hedefleri, faiz lobisinin önünü açıp üretimi baltalamak. Kur Korumalı Mevduat'ı durdurup, var olanları da vade sonunda kaldıracaklarmış. KKM ve 'liralaşma' stratejisinin döviz hesaplarının oranını yüzde 62'den yüzde 47'ye düşürdüğünü ve kurların yatay bir seyir izlemeye başladığını biliyorlar oysa. Altılı Masa IMF'nin istediğini yaparak dolarizasyonun önünü açmak niyetinde, anlaşılan… Remzi, merakla sordu:

- Ülkemizin büyük projelerine bakışları nasıl?..

- İnşaatı devam eden Nükleer Santral ile ilgili düşünceleri olumsuz, mesela. Kanal İstanbul'u durdurup atılan adımları mercek altına alacaklarmış. Atatürk Havalimanı'nı canlandırma fikri de İstanbul Havalimanı'ndan rahatsız olanları memnun etmeyi amaçlıyor belli ki… Şeffaflık, sürdürülebilirlik ve benzeri bahanelerle KÖİ yani Kamu Özel İş birliği konusunda da revizyon öngörüyorlar. Bu hususta da IMF'nin politikalarını uygulama niyetindeler yani. Yap İşlet Devret yerine borç alınarak sıcak para ile yapma fikri daha ağır basıyor… Remzi:

- Altılı Masa açısından bütün yollar IMF'ye çıkıyor sanki… Mehmet, gülümsedi:

- Netice olarak altılı masanın ortak politikalar metni IMF'yi işaret ediyor. Doların baş tacı edilmesi, faizlerin sürekli artması ve böylelikle ekonomimizin içinden çıkılması zor bir kaosa sürüklenmesi, vaatlerinin özeti… Mustafa, söz alarak:

- Şehir Hastanelerine de kafayı takmışlardı?..

- Evet. Özellikle salgın döneminde ne kadar önemli olduğunu anladığımız şehir hastaneleri de hedeflerinde. Bu yıl sağlık sektörü üzerinden 5 milyar dolar dış gelir beklendiğini, Avrupalılar gibi altılı masa da biliyor olmalı ki, engellemeyi düşünüyorlar…

- Cumhurbaşkanımızın son grup konuşmasındaki, 'Demokrasilerde iktidar kadar muhalefet de önemlidir. Türkiye böyle sakil bir muhalefeti hak etmiyor. Ülkeye de millete de yazık" sözleri ile neyi kastettiği anlaşılıyor…

- Doğru, Cumhurbaşkanımız, 'Her tarafı dökülen derme çatma bir programla milletin karşısına çıkıyorlar' da demişti, hatırlarsın… Metinde, son dönemlerde ülkemizin büyük projelerini inşa eden firmaları hedef alan ifadeler de var ve bunlar, sermayeyi kaçırmayı amaçlıyor gibi. Özgürlük havarisi pozlarını çok seven CHP'nin başını çektiği altılı masanın hazırladığı metnin dikkat çekici yönlerinden birisi de medya kuruluşlarına adeta bir savaş açılacağını düşündüren ifadeler… Selim, araya girdi:



- İfade ve basın özgürlüğünün sadece kendileri gibi düşünen medya kuruluşları için geçerli olduğu kanaatini koruyorlar galiba?..

- Aynen öyle! Bu arada bu partilerden bazılarının hassas olduğu konuları gözlerden gizlemek için yaptıkları atraksiyonlar da dikkat çekici. İstanbul Sözleşmesi konusunda hassas olduğu düşünülen Saadet Partisi, ortakları 'sözleşmeyi 24 saat içinde uygulamaya başlayacaklarını' söyleyince susmuştu, malum. Ortak metinde İstanbul Sözleşmesi yok gözükse de aslında var ve Saadet Partisi yöneticileri de bunun farkında. Metinde Avrupa Komisyonu ve Avrupa Birliği sözleşmeleri ya da 'uluslararası sözleşmeler' sıklıkla vurgulanmış ve uyulacağının altı çizilmiş. Eh İstanbul Sözleşmesi de bunlardan birisi ve Saadet Partisi bunu bildiği halde sessiz kalmayı tercih ediyor… İhsan, gülümseyerek:

- Nasıl olsa seçimleri kazanamayacaklarını bildikleri için böyle davranıyorlardır belki…

- Bu da olabilir. Ama siyaset ilkelerle yapılmıyorsa orada problem var demektir. Lafa geldiğinde ortalığı ayağa kaldıran ama hiç benzemediği halde beraber hareket ettiği birilerine yaranmak için çok önemli bazı şeyleri görmezden gelenlerin yaptığına başka bir şey denir bence… Mehmet, önündeki gazeteleri toparladıktan sonra:

- Şimdi, birkaç şeyi vurguladıktan sonra, konuşmayı bitirelim. Altılı masanın milletimizi ikna etmeye yönelik olduğu düşünülecek ortak mutabakat metninin, daha çok masayı oluşturan ve devamını sağlayanları memnun etmeyi amaçladığını söylersem, mübalağa etmiş olmam bence. Ülkemizin mevcut durumunu daha da iyileştirmekten bahsetmek yerine, çeşitli sebeplerle karşı çıktıkları projeleri iptalden ya da durdurmaktan bahsetmeleri, bununla ilgili. Bunların çoğunun, Avrupa'yı ve genelde Batı'yı kızdırdığı bilinenler projelerden oluşması da, Altılı Masa'nın zihniyet olarak teslimiyeti öncelediği ve ülkemizin kendi ayakları üzerinde durması gibi bir düşünceye sahip olmadığını gösteriyor… Mehmet bir süre düşündükten sonra devam etti:

- Hakikaten ülkemiz ve milletimiz açısından iyi olmayacak vaatlerle dolu bu metni internetten bulup gözden geçirmekte fayda var… Daha çok Avrupa'dan ve 'bravo' değil de 'aferin' şeklinde takdir beklemeleri, meselenin püf noktası. 'Aferin' seviye olarak daha yukarılarda olduğu düşünülenlerden beklenir, malum… Bize düşen, bu zihniyetin tam olarak ne yapmayı amaçladığını elden geldiği kadar etrafımıza anlatmak… Okuduklarımı düşününce de aklıma hep şu dua geliyor: Cenab-ı Hakk kötülere fırsat vermesin!..

-Amin…