Ülke genelinde merkezi hükümetin kontrolünde sürdürülen yeni tip korona virüsle salgınıyla mücadelede, kişi ve kuruluşların neleri yapması ve neleri yapmaması gerektiği üç aşağı beş yukarı belli.
Yapılanlara ek olarak, şu veya şunlar da yapılırsa daha iyi olur diyebilecek kişi ve kuruluşlarla ilgili iletişim kanalları da açık olduğuna göre, bu türden fikir ve düşünceleri olanlar bu kanalları kullanabilir.
Yeni tip korona ile mücadele sürecinde, alınan kararların sürekli olarak geliştirilmesine hep beraber şahitlik ediyor olmamız da, yöneticilerin konu ile ilgili ciddi fikir ve görüşleri olanlara kulak verdiklerinin en açık göstergesi.
Müzmin muhaliflikleri sebebiyle yapılanları yeterli görmeyenler olduğu, açık bir şey. Sırtlarında yumurta küfesi olmadığı için, atışın serbest olduğunu düşünen bu kesimi belli ölçüde mazur görmek gerektiği söylenebilir.
Ancak, başka ülkelere nazaran oldukça iyi durumda olan korona ile mücadele sürecini, muhtemelen vazifeleri gereği baltalamaya çalışanların varlığı, yöneticilerimiz ve mücadeleyi zor şartlar altında yürüten sağlık çalışanlarımız açısından ciddi bir problem.
Keşke olmasalardı diye düşünebileceğimiz ama her şart altında var oldukları gibi her zaman da –maalesef-, var olacaklarını bildiğimiz bu türden kişilerin yaptıklarına da hep beraber katlanmak zorundayız anlaşılan…
Çünkü akıl, mantık, insaf ve izan gibi bu durumda gerekli her türlü vasıftan uzak olduğu söylenebilecek olan bu kişiler, belli ki vazife edindikleri işin gereğini yapıyorlar.
Eskilerin, memnun olunmadığı halde yapılmak zorunda kalınan işler hakkında söyledikleri, 'kahrolası hanede evlad ü iyal var' sözünün, yapmak zorunda olduklarını güya izah sadedinde bu kesimlerce, 'ne yapalım ki, aldığımız emirler gereği birtakım mecburiyetler var' şeklinde kullanıldığını söyleyebiliriz…
'OKUMUŞ' CAHİLLER…
Bu durumda işin en garip tarafı ise, ülkemizin korona ile mücadelesini itibarsızlaştırmaya çalışanların bu yönde emir aldıklarını varsayabileceğimiz ülkelere nazaran fersah fersah ileride olması.
Ülke genelinde yayın yapan ABD menşeli bir TV kanalının, ABD'nin içinde bulunduğu içler acısı durumu görmezden gelip, yeni tip korona virüs ile mücadele sürecini oldukça başarılı bir şekilde yürüten ülkemizi karalama çabası, bunun en açık örneklerinden…
Toplumun geneli tarafından kınansalar da, çeşitli çıkıntılıklar yaparak varlık göstermeye ve öne çıkmaya çalışan 'klinik vakalar' tarafından bazı medya kuruluşları üzerinden pompalanmaya çalışılan iddiaların hemen tamamının yalan oluşu, işin güzel yanı.
Ancak işin gerçeklerinin açıklanmasıyla, aslı astarı olmadığı anlaşılan bu tür iddiaların bazı yayın organlarınca sürekli olarak tekrarlanması, 'klinik vakalar' tarafından tekrarlanan yalanların toplumda da alıcısı olduğunun göstergesi.
Çağdaş, akılcı, modern ve benzeri birtakım olumlu olduğunu düşündükleri vasıfları kendilerine yakıştırma konusunda sınır tanımayan 'okumuş çocukların', bu türden yalanların gönüllü alıcısı olmaları ve bunları sosyal medya üzerinden pazarlamaya çalışmaları, işin en vahim yönlerinden.
Ortaya atılır atılmaz yalanlanan birçok iddiayı gerçek kabul eden ve gelişmeleri bunlar üzerinden değerlendiren bu kesimin durumu, 'eğitim şart' sözünün ne kadar anlamlı olduğunu da hatırlamaya vesile oluyor…
Bu sıkıntılı günler –inşallah- geçtikten sonra birçok şeyin eksisi gibi olmayacağı yönündeki tahminlere, okumuş çocuklardan oluşan 'klinik vakaların' sayısının iyice azalacağı beklentisini de ekleyebilsek keşke…