Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 26 Şubat 2020

Sonrası kolay…

'Şu okullar olmasaydı maarifi ne güzel idare ederdim' sözünü, Osmanlı maarif nazırlarından birisinin söylediği kabul edilir.

Türkiye'nin mevcut durumunu mutlaka eleştirmeleri gerektiğini düşünenlerden bazılarının söyledikleri, nedense bu sözü hatırlatıyor.

Sırtlarında yumurta küfesi taşımayanların evrensel olduğu düşünülen birtakım değerleri esas alarak söylediklerinin en dikkat çekici tarafı, Türkiye gerçekleri ile hiç alakasının olmaması…

Bölgenin iki önemli ülkesi Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkilerin bir şekilde düzeltilmesi gerektiği, hoş bir temenni, mesela… Ancak bunun nasıl gerçekleşebileceği sorusuna verilecek cevabın oldukça karmaşık olduğunun, söyleyenler de farkındadır herhalde.

Mısır'da halk tarafından seçilen cumhurbaşkanını kanlı bir darbeyle devirerek işbaşına gelen bir yönetim bulunduğunu, biliyoruz. Bildiğimiz bir başka şey de, Mısır yönetimin kendi başına hareket edebilme imkanının olmadığı…

Türkiye'nin, 'ne pahasına olursa olsun Mısır'la ilişkilerimi düzeltmeliyim' şeklinde düşünmesi durumunda yapmak zorunda oldukları, aşağı-yukarı malum. Ülkedeki mevcut cunta yönetimini kabul ederek, Mısır halkına yaptıklarını da sineye çekmek, bunların ilk sırasında.

100 milyonluk ülkeyi yönetenlerin, işbaşına gelmelerini sağlayan darbe aşamasında gerek içerden ve gerekse dışarıdan aldıkları desteklerin karşılığı olarak Mısır'ı dün vefat haberi gelen Hüsnü Mübarek döneminden daha berbat bir hale getirdikleri gerçeğini görmezden gelmek, herhalde sıradaki adımlardan olurdu.

Türkiye'yi yönetenlerin bunları ve benzerlerini yapmayacağı çok açık olduğuna göre, isterseniz Mısır tarafında yaşanabilecek muhtemel gelişmelere bir göz atalım.

Mısır yönetimi, Türkiye ile ilişkileri düzeltme konusuna olumlu baksa ve bu sebeple bazı adımlar atmaya başlasa, başlarına neler gelebileceği, meselenin belki de en önemli tarafı.

Mısır Mısır olabilse…

Türkiye'nin Mısır'la olan ilişkilerinin düzelmesi sadedinde iki ülke insanının kardeş oldukları hususu tabii ki önemlidir. Ancak, Mısır'ın Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan'la Akdeniz 'deki Türkiye aleyhtarı adımlarından vazgeçmesi gereğini, iç ve dış güç odaklarının nasıl karşılayacakları önemli bir mesele.

Bu çok önemli değil diye düşünüyorsanız, 'GKRY ne ise, ama 'Doğu Akdeniz nire, Yunanistan nire' sorusunu sormak için haritaya tekrar ve dikkatlice bakmanız gerekiyor demektir.

Evet, tabii ki Mısır'la ilişkileri düzeltebilmek, Türkiye açısından hakikaten çok önemlidir. Ama Türkiye istese bile, Mısır'ı yönetenlerin buna gücünün yetip yetmeyeceği konusunda uzun uzun düşünmek gerek.

İyi geçinmemiz gerektiği söylenebilecek, ama her nedense Türkiye'ye husumet konusunda birbirleri ile yarışan başka bazı bölge ülkelerinin karşı karşıya bulunduğu şartlar çok açık. Bu ülkeleri yönetenlerin, iplerini ellerinde bulunduranlar istediği için Türkiye aleyhtarı birtakım girişimlerde bulunduğunun, o ülkelerin çocukları bile farkında.

Bildiğimiz kadarıyla Mısır yönetimine: 'O koltukta benim sayemde oturuyorsunuz, ben desteğimi çekersem bir hafta dayanamazsınız' sözünü açıkça söyleyen yok. Ancak bu, Mısır'ı yönetenlerin, ülkelerin menfaatlerinin gereği olarak her türlü adımı rahatlıkla atabilecekleri manasına da gelmiyor.

Türkiye'nin Mısır başta olmak üzere birçok bölge ülkesi ile ilişkilerini düzeltme konusunda yapabileceği şeyler tabii ki var.

Ama bu ülkeleri yönetenlerin halklarının menfaatlerini önceleyebilecekleri bir duruma gelmeleri gerekiyor öncelikle… Sonrası çok kolay…