Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 1 Ocak 2020

Yaptık, yapıyoruz, yaparız!..

İHA, SİHA, helikopter, uçak, çeşitli araç-gereçler, silahlar, roketler… Savunma sanayinde yerlilik oranını 2002'lerdeki yüzde 20'ler seviyesinden şimdilerdeki yüzde 70'e ulaştırmak kolay olmadı şüphesiz. Ama yapıldı, yaptık.

Kendi savunma sanayimizin ürünü olan silahların ne kadar önemli olduğunu, Kıbrıs Barış Harekatı ve benzeri kritik öneme sahip bazı gelişmeler sayesinde kavramamız yeni değildi oysa. Ama her nedense, ihtiyacımız olanları yapmıyor daha doğrusu yapamıyorduk. Yapılması gerekenleri yapmak için yola çıkanların başlarına gelenler, sonrakileri tedirgin ediyordu belki.

Uçak sanayimizin adeta yok edilmesi, Nuri Killigil'in havaya uçurulan silah fabrikası, bu ülkenin motorunu üretme niyetiyle yola çıkan ve başaran Erbakan Hoca'nın yaşamak zorunda kaldıkları, 1961'deki Devrim Otomobili girişiminin baltalanması ve benzeri birçok hadise, yapılabilecekler açısından fren anlamına geliyordu.

AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan sayesinde vesayet zincirlerinin büyük çapta kırılması ile, birçok şey gibi yapılması gerekenlerin yapılabilmesi için de yollar açılmış oldu.

'İhtiyacımız olan her şeyi biz yapabilmeliyiz' bakış açısı ile ' üretmeye ne gerek var, birilerinden satın alıyoruz işte' mantığı arasındaki çatışma sebebi ile çeşitli alanlarda yıllarımız heba oldu. Kritik dönemlerde ihtiyaç duyduklarımıza konulan ambargolarla, yerli üretimin önemini anladık belki, ama bu arada geçen geçmiş oldu.

Bağımsız olmanın, kendi kararlarını alabilmenin temel şartlarından olan savunma sanayi ile ilgili girişimler başta olmak üzere, Yeni Türkiye'nin yollarını açan girişimleri engellemek niyetiyle bir kısmı açık ve bir kısmı da örtülü faaliyetler her zaman gündemdeydi.

Gezi, 17-25, MİT Tırları, çukurlu barikatlı kalkışma girişimleri ve 15 Temmuz bunlardan sadece bazılarıydı…

'ENGELLEME' GÖREVİ...
Açıktan karşı çıkamayan, ama Türkiye'nin durdurulması gerektiğini düşünenlerle kol kola hareket edenler, Türkiye'yi ileriye doğru taşıyacak faaliyetleri engellemek için yapmaları gerekenleri, sinsice yerine getirmekten hiç geri kalmadılar…

Ülkemize İHA ve SİHA satmamak için bin dereden su getiren bazı ülkelerin, kiraladıklarından güya bizim için elde ettikleri koordinatları değiştirerek verdikleri ve bize hedefler yerine dağı taşı bombalattıkları, bilinen bir sırdı.

Kendi İHA ve SİHA'larımızın yapılmasından kaynaklanan rahatsızlıklarını çeşitli biçimlerde dillendiren içimizdekilerin, bir yandan da bağımsızlık ve vatanseverlik nutukları atmaları, işin ironik yanıydı.

Marmaray, Avrasya, Osmangazi, Yavuz Sultan Selim, İstanbul Havalimanı ve daha birçok büyük projenin de, bunları yaptırmamayı varlık sebepleri olarak görenlere rağmen yapıldığı, malum…

2011'den beri ilgili hemen her sahada yoğun bir çalışma ile hazırlıkları yapılan Kanal İstanbul ile ilgili bilgiye değil, sloganlara dayanan karalama girişimleri, birilerinin kendilerine verilen 'Kanal İstanbul'u mutlaka engelleme' görevi için çok istekli olduklarının göstergesi.

Yüzlerce bilim adamının yıllardan beri yaptıkları çalışmaları görmezden gelip, uydurdukları birtakım yalanlarla Kanal İstanbul'u engelleyebileceklerini zannedenler milletimizi tanımıyorlar belli ki...

Yukarda sayılanlar ve sayılmayanlar, bunları engellemek için ellerinden geleni yapan dış mihraklar ve onların uzantısı olup 'istemezük' naraları ile yeri göğü inleten içeriden birilerine rağmen yapıldı…

Dış mihraklar ve uzantıları çatlasalar da Yerli Tank Altay, Yerli Otomobil ve Kanal İstanbul yapılacak inşallah!...