Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 17 Mayıs 2019

Yavuz hırsız…

Türkiye'de piyasaların kapalı olduğu bir sırada yurt dışında harekete geçen birilerinin, borç aldıkları TL'lerle Dolar satın alarak döviz fiyatlarını yükseltmeye çalışmaları, ne menem bir iştir?..

Durumun farkına varan ekonomi yöneticilerimiz ve Merkez Bankası yetkililerinin devreye girerek borç aldıkları TL ile döviz fiyatlarını yükseltmeye çalışanları zarara uğratmaları, son derece yerinde bir hareket değil midir?..

Birilerinin bizim paramızla borçlanıp döviz fiyatlarını yükseltmeye çalışmaları, ekonomik bir saldırıdır. Ve durumu fark eden ekonomi yönetiminin, bu girişime mani olması alkışlanacak bir harekettir.

Ülkemizde piyasaların kapalı olduğu saatlerde paramıza operasyon yapmaya kalkışanların buna mani olunması üzerine feryada başlayıp bir de ülkemizi suçlamalarına, 'yüzsüzlüğün bu kadarına da pes!' deyip geçtik diyelim…

Peki ama, aslında neler yapılmaya çalıştığını iyi bilen içimizden birilerinin de, paramıza yapılan operasyonu boşa çıkaran yetkililerimizi suçlamalarına ne denebilir?..

Yukarıda anlatılanlar, komplo teorisi filan değil. Geçtiğimiz Mart Ayı sonlarında yani tam da mahalli seçimlere kısa bir süre kala yapılan ve belli ki seçim neticelerini etkilemeyi hedefleyen bir operasyonun özeti.

Bu tür operasyonların değişik şekillerde sürekli olarak gerçekleştirilmeye çalışıldığı, hatta halen bu türden girişimlerle karşı karşıya olduğumuz da bir sır değil.

Mart Ayı sonlarındaki operasyonu herkes duymuştu aslında. Ancak konu daha çok ekonomik terimlerle anlatıldığı için olsa gerek, yaşananları ve bunlarla nelerin hedeflendiğini anlayabilenlerin sayısı oldukça azdı.

İçinde bol bol kur operasyonu, trader, arbitraj, swap, likidite, rezerv ve spekülasyon gibi kavramların geçtiği açıklamaları, ekonomi uzmanlarından başkalarının anlamaması normal. Ancak bunun böyle olduğunu bilenlerden bazılarının da, operasyonları sonuçsuz kalanlar gibi ülkemizi suçlamaları, düşündürücü.

Bildiğimiz gibi değil…

Operasyon yapanların, 'Türkiye TL'nin değerini düşürmemize mani oldu' demek yerine, 'piyasalara müdahale edildi' şeklindeki yavuz hırsız tavırları, anlaşılabilir bir husus.

Ancak neler olup bittiğinin farkında olan içimizden birilerinin, yaşananları anlayabileceğimiz bir dille anlatmak yerine dışarıdakiler gibi yöneticilerimizi suçlamaları, kurdun bünyeye nüfuz ettiğini gösteriyor.

Birilerinin Türkiye'nin ekonomik dengelerini mümkün olduğunca bozabilmek için çeşitli operasyonlar yaptıkları ve bunlardan bazılarını kotarırken bazılarında da çuvalladıkları, çok açık.

Söz konusu operasyonları kimlerce ve nasıl yapıldığını anlamak, konuyu bilmeyenler için zor. Biz piyasanın normal şartlarda yürüdüğünü zannederken aslında düşmanca girişimlere maruz kaldığımızı, ancak ekonomistler anlayabilir çünkü.

Başarısız olduğunda yapanlara milyar dolarlar kaybettirebilecek bu operasyonları yapanların paramızın değerini düşürmek için borç TL peşinde koşmaları, derenin taşı ile derenin kuşunu vurma çabası herhalde. Böylelikle hem dengemizle oynayıp hem de yükselmesini sağladıkları dövizler üzerinden büyük karlar hedefliyorlardı belli ki…

Paramızın değerini düşürme operasyonlarına karşı gereken tedbirleri aldıkları ve alacakları açık olan ekonomi yönetimimiz ve Merkez Bankası'nı tebrik etmek gerek.

Yavuz Hırsız misali ev sahibini bastırmaya çalışanlar ne ise, ancak ülkemizin ekonomik sıkıntıları konusunda tedbirler düşünmek yerine ekonomimize yönelik operasyonlara destek veren içimizdeki ekonomistlere ne demek gerektiğini de beraberce bulalım artık…