Doğrudan Meclis tarafından, çok önemli tartışmaların ardından hazırlanmıştı.
Gelelim günümüze...
Neden partiler uzlaşarak gerçek anlamıyla sivil bir anayasa hazırlayamıyor?
İlla askerin müdahalesi mi gerekir?
Bu soruları dün hem TBMM Başkanı Cemil Çiçek'e, hem de uzman bir akil adama; Adalet eski Bakanı ve Anayasa Profesörü Hikmet Sami Türk'e yönelttik.
TBMM Başkanı, şu anda 4 partinin yeni anayasa için çalışmaya devam ettiğini belirterek, "Sonuca bakacağız. İş neticesiyle belli olur" dedi.
Çiçek, "Umudunuz var mı" sorusunu "Siyaset umut ve umutsuzluk üzerine değil, gerçekler üzerine yapılır. Bu çalışmaları sonuçları itibariyle değerlendireceğiz" diye yanıtladı.
Askerler olmadan sivil anayasa yapma konusunda ise şunu söyledi:
"Ben bir şey söylemeyeyim. Onu partilere siz sorun: Darbecilerin anayasasını beğenmiyorsanız niye değiştirmiyorsunuz, niye sivil anayasa yapmıyorsunuz, diye sorun."
Adalet eski Bakanı Prof. Hikmet Sami Türk ise anayasaların tarihçesine kısaca değindikten sonra bugünkü "tıkanma" noktasını anlattı:
"Partiler arası Uzlaşma Komisyonu'nun beklenen hızla çalışmamasının nedeni, Başkanlık Sistemi konusundaki dayatmadır.
Başkanlık sistemi ABD'nin federal dengeleri içinde işleyen bir istem. Onu Türkiye içinde uygulamak, özerk coğrafi bölgeler oluşturmak yanlış olur. Bu Türkiye'yi parçalanmaya götürür."
Hikmet Sami Türk'ün açıklamalarına muhalefet partilerinin tepkilerini de eklediğinizde açıkça görülüyor ki, en büyük tepki "Başkanlık Sistemi"ne.
Muhalefette "Uzlaşmaya yanaşırsak, Başkanlık sistemi gelecek" endişesi var.
İktidar kanadına gelince:
Başbakan Erdoğan, kişisel olarak Başkanlık sisteminden yana olduğunu söyledi, ama bir de açık kapı bıraktı:
"Bu bizim olmazsa olmazımız değildir. Eğer parlamento ya da milletimiz 'Evet biz bu sisteme geçiyoruz' diyorsa bu sisteme geçilir..."
Açıklamalar topluca değerlendirildiğinde ortaya şu manzara çıkıyor:
İktidar ve muhalefet arasında ipler tamamen kopmuş değil. Her an sivil anayasa umudu yeşerebilir.
Çünkü içten içe "yumuşama sinyalleri" geliyor...