Aslında Yargıtay daha önce de iki kez off-shore mağdurları lehine karar vermişti. Ancak TMSF "karar düzeltme" yoluna gidince, off-shore zedelerin lehindeki karar üçüncü kez teyit edilmiş oldu.
Off-shore hesapları yüzünden İstanbul'da çok sayıda dava açan Kocaeli Barosu Avukatlarından Gülser Özbey, davaları kazanmalarında temel etkenin, yatırılan paraların yurt dışına gitmemesi olduğuna dikkat çekti. Özbey, "Off-shore'a gitmiş bir para yok. Toplanan paralar, banka sahibinin yurt içindeki şirketlerine aktarılmış" dedi.
Yargıtay kararında da; hesap sahiplerinin "off-shore'da devlet güvencesi bulunmadığı" konusunda uyarılmadığı ve paraların yurt içindeki grup şirketlerine geri dönmeyecek şekilde kredi olarak verildiği vurgulanmıştı.
Avukat Gülser Özbey, 12 yıldır tahsil edilemeyen ana paranın faiziyle birlikte yaklaşık 5-
6 misline ulaştığını söylüyor.
Bu durumda (bugünkü değerle) 200 bin lira hesabı olan kişiye yaklaşık 1 milyon 200 bin lira ödeme yapılması gerekiyor.
Yurtbank, Ege Bank ve Sümerbank'a yatırılan paralar ödeniyor. Sözkonusu 3 bankadaki off-shore hesapları yüzünden TMSF'nin ödeyeceği paranın yaklaşık 600 milyon lira olduğu belirtiliyor. İmar Bankası mağdurlarının durumu ise farklı. Av. Özbey, İmar Bankası iflas ettiği için mahkemeden "iflas masasına kayıt" yönünde karar çıktığına dikkat çekiyor.
Peki bundan sonra ne olacak?
Yargıtay'ın aldığı son karar, davaların daha hızlı sonuçlanmasını sağlayacak.
Çünkü bir emsal karar oluşmuş durumda.
Hem yerel mahkemeler, hem de Yargıtay lehte karar vermiş durumda.
Ancak, hesap sahiplerinin "batık" paralarını faiziyle birlikte alabilmeleri için ferdi ya da toplu dava açmaları gerekiyor.
Her ne kadar Yargıtay'dan mudiler lehine emsal karar çıkmış olsa da, bu konuda bir kanun bulunmadığı için dava açmadan alacakları tahsil etme imkanı bulunmuyor.
Son karar üzerine Hükümetin kısa bir yasal düzenleme ile sorunu toptan çözme yoluna gidebileceğine dikkat çekiliyor...
Off-shore hesapları yüzünden Türkiye'de birçok dram yaşandı. Kendisini yakanlar, intihar edenler oldu. Ama artık "mutlu son"a gelindiği anlaşılıyor.
