İNGİLTERE Başbakanıydı o zamanlar Tony Blair... Arap ülkelerinin ekonomi bakanları ve bankacıları ile toplantı yapıyordu. Kürsüye çıkıp "Esselamünaleyküm" diyordu. Yani bir Hıristiyan olarak Müslümanları'n selamını kullanarak söze başlıyordu. "Allah'ın selamı üzerinize olsun" diyordu. Yeni İslami tahvil çıkarmıştı İngiltere. Tony onu satmak istiyor, "2 trilyon sterlin gelir bekliyoruz" diye de açık konuşuyordu.
O gün Ramazan olsa oruç da tutardı.
Cuma olsa namaza camiye giderdi. Bir de Berlusconi vardı. İtalya Başbakanıydı.
Kaddafi döneminde Libya Sirte'deki Arap Birliği zirvesine katılıyordu.
Tuhaftı. Arap değildi. Ancak onların toplantısına katılan tek Avrupalı'ydı.
Libya'ya ayak bastığında, gidiyor Kaddafi'nin elini öpüyordu. İtalyanlar ayağa kalkıyordu. "Sen Kaddafi'nin elini nasıl öpersin? Eğer öpülecek el varsa o da sadece Papa'nındır" diye manşetlerle çıldırıyorlardı. Libya o dönemde 125 milyar dolarlık alt yapı yatırımı yapacaktı. Berlusconi pastadan pay almak için el öpüyordu. Kaddafi'de etek olsa o gün onu da öperdi. Fransa'da yayınlanan haftalık Les İnrockuptibles dergisi Sarkozy döneminde Fransa'nın Libya lideri Kaddafi ile gizli bir nükleer işbirliği anlaşması yaptığını yazıyordu.
Birbirlerini öpüyorlardı sürekli. Kaddafi konuşmalarına "Benim sevgili Sarkozy'im" diye başlıyordu. Birden araları bozuldu.
Kaddafi "Bize kemik sallayanların peşinden koşacak kadar aç köpekler değiliz" demeye başladı. Sonrasında ise Sarkozy'nin Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kampanyası için Kaddafi'den milyonlarca dolar bağış aldığı ortaya çıktı. Öldürülmesinden sonra Kaddafi'nin oğlu ve akrabaları açıkladı Fransa Cumhurbaşkanı'na verilen paraları.
Kimbilir Sarkozy o paraları alabilmek için Kaddafi'nin nerelerini öpmüştü? Batı'daki çıkarcı akbabaların para kapmak için kimleri nasıl öptüğünü buraya örnekleriyle yazmaya kalksak sayfalar yetmez. Bunlar para için analarını bile satar. Menfaatleri kesilirse saldırıya geçerler. Öptükleri eli kesmeye kalkarlar. Bunlarda adalet, insan hakları, demokrasi, hukuk çığırtkanlığı yalandır, dolandır, safsatadır. Siz siz olun, bize yıllarca Batı'yı medeni gösteren karanlık aydınlarımızın yazdıklarına bakmayın. Onların sahtekarlıklarını, ikiyüzlüklerini asla bize göstermediler.
Yazamadılar. Tam tersine çanak tuttular.
O yüzden el öpen, hazırolda bekleyen, dışarıdan aldığı icazetle koltuğa oturan pısırık siyasetçilerle yönetildik hep. O yüzden yıllarca ezik bir toplum olarak yaşadık ve yaşatıldık. Üretilen ve önümüze konan ürün Alman, İngiliz, Fransız veya Amerikansa "Oooo bu mal iyidir" diye alkış tuttuk. Bilinçaltımıza sürekli "Biz yapamayız" enjekte edildi. Büyük projelere imza atamayacak kompleksli bir ülke haline getirildik bizim el öpücü siyasetçilerimiz yüzünden. Evet biz de Tony Blair, Sarkozy veya Berlusconi gibi el öpenler az değildi. Ancak bizimkilerde bir tuhaflık vardı. Batılı el öptüğünde trilyon dolarları götürüyordu. Bizimkilere ise zırnık vermiyorlardı. Tam tersine bizi "üretim" yaptırmak kilitliyorlar, fakirleştirerek soyuyorlardı. Allah'a şükür o ezik dönemler son yıllarda rafa kaldırıldı. Artık Türkiye el öpmüyor. Yanlış yapana dik duruyor, gereken cevabı veriyor. Tarihinde ilk kez teröristini besleyenlerin bile yüzüne "Siz katillerle berabersiniz" diye haykırıyor. Evet yıllarca bunu bildiği halde söyleyemeyen liderler yönetildik. Bush'la Washington'da ağırladığı Demirel'in yüzüne "Ne işiniz var Şırnak'ta, Batman'da" diyor, bizimkinin "GIK"ı çıkmıyordu. Demirel'in sağ kolu Lütfi Akdoğan bunu anılarında yazıyordu.
Şimdi Afrin'deyiz, Cerablus'tayız, Libya'da, Somali'de, Katar'dayız. Bush'a da gerek yok bugün.. İçimizden birilerine "Ne işimiz var buralarda" dedirtiyorlar zaten. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gündeme getirdiği gibi "Bize geçmişte araba yapmayın, şeftali üretin" dediler.
Bugün Boğaz'ın yanına kanallar açmaya, dengeleri değiştirmeye kalktığımızda artık dışarıdan müdahale yapamıyorlar.
O yüzden ellerinde kalan son baruta başvurup, içerdekilere gaz veriyorlar. Araba yapmamızı intihar olarak görenler vardı.
Bugün daha üretime geçmeden 120 bin siparişi aşan bir yerli araba heyecanımız var. Araba intihar olur diyenler, bu coşkuyu göremedi. Allah'a şükür daha nice coşkular ve heyecanlar göreceğiz. Tüm şevk kırma makinesi olarak çalışan Batı işbirlikçilerine rağmen hem de... 2020'ye geldik... 2023'e bir adım daha yaklaştık. Nice mutlu yıllara.