ABD'nin iki planından biri Türkiye üzerinden Kuzey Irak'a geçip Bağdat'ta Saddam'ı devirmekti. Meclisimizde az bir farkla tezkere geçmeyince ABD'ye kapılar kapandı. İşte o günden beri Türkiye'ye sistematik bir örtülü saldırı başladı. Deniz Baykal tezkereye "Hayır" dediği için kasetle indirilip yerine Kemal Bey getirildi. Hedef Türk ordusunu ve devletini zayıflatmaktı.
Bunun için Amerika'nın elinde yeterli potansiyel bulunuyordu.
Türkiye'de ordu dahil her yere sızan FETÖ bu günler için vardı. Aslında onların kim olduğu biliniyor, isimlerinin bulunduğu cd'ler elden ele dolaşıyor ama hiçbir Genelkurmay Başkanı ne hikmetse dokunamıyordu. Sahte belgelerle, düzmece ihbar mailleriyle Türk ordusu içindeki subaylara kadın satıcısı suçlamasına varana kadar akla hayale gelmedik iftiralar atıldı.
Donanma Komutanı'nı istifaya zorlayıp yerine FETÖ'cü getirmek için bile insanlık dışı uygulamalar yaptılar. 13 yaşındaki kızının banyodaki görüntülerini çekerek şantaj yaptılar. FETÖ, CIA'nın ve NATO'nun uşağıydı. Bu artık tescilliydi. Son gelinen noktada işi tescilli uşak ile darbeye kadar götürdüler. Biz içeride ülkeyi uşaklara ve bağlandıkları dışarıya kaptırmamak için mücadele verirken, ABD Suriye'de teröristlere Pentagon'dan komutan atıyor, PKK ordusu kuruyor, bölgeyi yeni üslerle donatıyordu. Washington'da planlar en az 25 yıllıktı. Kuzey Irak'ta Kürt Devleti kurup, Suriye'deki PKK'nın yerleştiği alanlarla birleştirip Akdeniz'e bir koridor açmak, İran'dan da eklemeler yapıp, Türkiye'ye uzanmak bugüne mahsus bir plan değildi.
K. Irak'ta 5 askeri üs inşa eden ABD, İran'ın füze denemelerine karşı Peşmergelerin kontrolündeki bölgelerde "Hava savunma sistemleri" kurmayı planlıyordu. İran'ı parçalamak, 63 ülkeyi ilgilendiren İpek Yolu'nun kontrolü için hayati önem taşıyordu.
İsrail'in güvenliğini sağlamak da bölgeyi parçalamaktan ve Kürt devleti kurmaktan geçiyordu. O yüzdendir ki Referandum kutlamaları sabahlara kadar bir Erbil'de yapıldı bir de Tel-Aviv'deki Rotschild meydanında. K.Irak'ta insanlar ellerinde ABD ve İsrail bayrakları ile geziyorlardı artık. Amerika'dan tutun İngiltere, Fransa, Almanya ve AB dahil 50'yi aşkın ülkeden gelen "Referanduma ne gerek var" çıkışları hep cılız, kısık sesle ve yapmacıktı.
Referandum sonrası "Tüh keşke yapılmasıydı" tarzından göstermelik tepkiler de yalan ve ikiyüzlülüğün daniskasıydı.
Batı'nın tamamı ülkelerinde "Kürt enstitüleri" kuruyor, yıllarca Kürdistan haritaları yayınlayıp buna açıkça destek veriyor, hatta Cumhurbaşkanı eşlerini bile Kürtlere gönderip ağlatıyordu. Batı'nın enerji hatları maalesef bu bölgeden fışkırıyordu.
Ne kadar kan akarsa o kadar ucuz petrol, ne kadar mezar açılırsa o kadar hesaplı doğalgaz gelecek demekti. İslam dünyasının parçalanarak kan gölüne dönmesi, devamlı kaos içinde yaşayarak sömürülmesi, dizayn edilmesi adamların genlerinde ve çıkarlarında "1 numaralı" plandı. Dahası dünyada yaşanan yeni GÜÇ savaşının odağındaki Avrasya'da geçiş yolları hep Müslümanların ve Türklerin elindeydi, Pekin'e kadar uzanan bir hakimiyet vardı. Rusya'yı Çin'den koparmak, Pekin'in milyarlarca dolar harcayarak kurduğu İpekyolu'nu kuşatmak bu geçiş yollarını elde tutmaktan geçiyordu.
Barzani 25 yıllık planların içinde bir kuklaydı ve dünyadan bihaberdi. Bölgede çıkacak çatışmalar, gerilimler, kaoslar, akacak kan BATI'ya çıkar ve PARA olarak yansıyacaktı.
Geçtiğimiz günlerde gündem Barzani'ye kilitlendiği için gözlerden kaçan bir açıklama vardı. ABD'nin kurduğu DEAŞ, "Bundan sonra güçlerimizi Arakan'a taşıyarak Myanmar'da mücadele edeceğiz" diyordu. Arakan'da fışkırmaya hazır petrol ve doğalgaz yerin altına el değmemiş şekilde bekliyor ve Myanmar da Çin'in mallarını taşımada hayati öneme sahip limana ev sahipliği yapıyordu. ABD, DEAŞ'ı Çin'in dibine taşıyıp Arakan'dan Pekin'i terör sopasıyla tehdide hazırlanıyordu. Çin'de 1 milyarı aşan nüfus içinde çok sayıda din olduğu için en büyük nüfusa sahip olanlar Müslümanlardı ve CIA bunu kullanmanın hesaplarını yapıyordu. Yakın bir gelecekte DEAŞ'ı içeri sızdırıp Uygur Türklerini ayaklandırma hesapları Pentagon'da masadaydı. Çok sayıda zavallı insan "Cennete gideceğiz", "Bağımsızlık kazanacağız" rüyasıyla BATI'ya hizmet ederek can veriyordu. FETÖ, DEAŞ, PKK gibi zavallılardan sonra Barzani de bu kareye girdi. Bölgede yaşanacaklar en çok onun canını acıttığında iş işten geçmiş olacak!