"Biz yapamayız"... "Nedenyapalım ki?"... Bu cümlelerikuran aydınlar, siyasetçiler, işadamları 15 yılöncesine kadar bu ülkemizdeel üzerinde tutuluyordu. Herşeyiyle dışa bağımlı ülkemizdede kimlerin sözü geçecekti?
Tabii ki bizleri aşağılık kompleksine sokanların... Ne kadar yerimizde oturursak o kadar avuç açardık. Bize neyi layık görürlerse onu alır, karşılığında deve yüküyle ne isterlerse verirdik. Bir süt tozu yardımı ile Washington'a bağlanırdık.
2. Dünya Savaşı'nda kullanılan hurda uçaklar ve gemiler, hibe edilince "Hurra" çeker, "Şimdi düşmanlar düşünsün" diye manşetler atardık. Düşmanlar o manşetleri okuyunca "Allah Allah bu hurdalardabilmediğimiz, bizden gizlenen birdurum mu var" diye meraklanırdı.
Adamlar bir koyar, üçbin alırdı. Mesela yerli otomobil yapamazdık. Çünkü boğazda Amerikan elçisine "Müjde... Bu defaCHP iktidar oluyor" diyen en baba işadamımız "Yerli otomobil intihar olur" diyordu. Halbuki yerli otomobil üretilse sadece kamu sektörüne yapılacak satışlarla milyarlarca dolar ülkede kalırdı. Memleket sevdalısı milyonların rağbetini ve ihracatın getirisini ise hayal bile edemezdik. Biz uçak yapamazdık. Denemeye kalkan olmuştu ama hayatını söndürerek kahrından yerin altına soktuk adamı. Yerli otomobili bu ülkede ilk deneyeni, aracının içindeki benzini gizlice boşaltarak ilk gösteride rezil rüsva ettik. Batı üretecek, Doğu tüketecekti... Ardından da tükenerek Batı'ya teslim olunacaktı? DÜZENİ bozmanın alemi var mıydı? Sadece montaj yaparak idare edebilirdik. 15 yıl öncesine kadar bu topraklarda daha fazlasına asla izin yoktu. Öyle insansız hava aracı, uçak, araba, vs yapmaya kalkarsan "Aklındanzorun mu var?" derlerdi. Batı hayranı köşelerden, manşetlerden verilen gazla dökülen, eskimiş Alman ve Amerikan Tanklarını sokaklarımızda yürütüler, icabına bakarlardı. Paris Şanzelize'de yudumladığı şarabını ballandıra ballandıra köşelerinden anlatan B'AYDINLARIMIZ (En baştaki B harfi BATICI anlamına geliyor" ne güne duruyordu. Geçenlerde biri de "Türkiyeuçak gemisi ya-pa-maz" diye yazıyordu.
Biz kimdik?... Neyin nesiydik? "Hoop" idi durumlar. Normaldi... Yılların alışkanlığı vardı. Hala Eski Türkiye'de yaşadıklarını zannediyorlardı. Bu "Yapamaz,edemezük"çüye Almanya'ya kaçıp Türkiye'ye sallayarak Devlet nişanları takılan bir aydınımız da eşlik ediyordu. "Üçtarafımız denizle çevrili, uçak gemisineihtiyaç mı var" diye... Bahane müthiş... Üç tarafımız denizlerle çevrilisiyle uçak gemisinin turşusunu mu kuracaktık! Uçak gemilerine sahip Amerika'nın, Rusya'nın, ada ülkesi İngiltere'nin, Çin ve Japonya'nın etrafı da zaten küçük ırmaklar ve şelalelerle çevriliydi.
Uçak gemisi yapıyorlardı ama sanırım onları Fatih Sultan Mehmet taktiği ile karadan yüzdürüp etraflarında olmayan denizlere ulaştırıyorlardı. Aydınımızın aydınlatmasına baktığımda aklıma da başka izah tarzı gelmiyor. Sanırım en bilimsel açıklama böyle olmalı! Zaten bir CHP milletvekilimiz de "Ne yapacağız uçak gemisini,operasyon mu çekeceğiz" şeklindeki müthiş açıklaması ile yüreklerimize su serpmişti. Operasyon yemeye alıştırılmışken, operasyon çekmek... Biz kimdik kardeşim?
Haddimizi bilmeliydik. Zaten etrafımız ve dünya süt limandı, hiç düşmanımız yoktu.
Eğer denizlerimizde bir şeyler yapacaksak balıkçı teknesi üretmeliydik mesela... Geçen hafta İznik gölünde sazan tuttuk. Yayılmacı balık olduğu için ona "İsrail balığı" ismini takmışlar. İsrail Rumlarla Akdeniz'de doğalgaz çıkarıyor, bizim sınırlarımıza da dalıyor. Olsun dalsın varsın... Biz sazan balığı ile meşgul olalım. Ne işimiz var abuk sabuk büyük düşüncelerle. Zaten bu aydınlarımız köprülere de karşıydılar... Yok neymiş İpek yolu geçecekmiş, falanmış, filanmış... Dün IMF önümüzdeki yıllarda Amerika'dan kaçıp merkezlerini Çin'e taşıyacağını açıkladı. Çin İpek Yolu'yla , paraya para demede ABD'yi sollayacakmış, bu kaçınılmazmış bize ne? Ne işimiz var KÖPRÜLERLE, trilyon dolarların akacağı İpek Yolu'yla? Amerikancı darbeciler de 15 Temmuz'da neden köprüleri tuttu anlayamadım. Lüksemburg'tan 1 milyon dolar yardım geldiğinde "Kurtulduk" diye atılan manşetleri özlüyorum... Ah aaah ne güzel günlerdi o dönemler! ABD'deki askeri dergi Defense News de dünyanın en büyük savunma sanayi kuruluşlarında Türkiye'nin 3 şirketle, 2 şirkete sahip Almanları solladığını duyurmuş. Çok üzüldüm. B'aydınlarımızı bayıltacak bir durum bu... Vah vah!
Ne gerek vardı?!!!
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.
Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.
İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi
hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.
Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların
maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.