Tarihi 5 Şubat 2015

Ertuğrul-Diriliş

Dün bir haber gördüm. Sekiz Japon dalgıç, İspanyol Arkeolog ve ABD'li bilim adamlarının oluşturduğu 19 kişilik ekip tarihi bir araştırma içine girmiş. Mersin Deniz Ticaret Odası ana sponsorluğu yapıyor. THY de ulaşım sponsoru. Kazı Başkanı ise Tufan Turanlı. Sualtında kazı ve kurtarma çalışması yapıyorlar. 1890 yılında Japonya'ya gitmek üzere harekete geçen Ertuğrul Gemisi'nden geriye kalanları kurtarmak hedef. Bugüne kadar 7500 eser kurtarılmış durumda.
Altın, gümüş ve bronz paralara ulaşıldı. Ve dahası bir kasaya ait anahtarlar bulundu. Şimdi o kasaya ulaşılmaya çalışılıyor. Ertuğrul gemisi Japonya ziyareti tamamlandığında Yokohama'dan Kobe'ye giderken Kashinozaki fenerini geçtiği sırada kayalıklara çarparak batmıştı. 550 denizcimiz dünyanın bir ucunda şehadet şerbeti içmişti. Ve tarihi bir yolculuk yapan o geminin misyonu ve dünyaya verdiği mesajlar tahmin edemeyeceğimiz kadar büyüktür. Kızıldeniz'de, Hint Okyanusu'nda ve Japonya karasularında boy göstermiştir. Geçtiği yerlerde özellikle Hindistan'da ve Güneydoğu Asya'daki Müslüman ülkelerde limanlara uğrayarak gövde gösterisi yapmıştır. Türklerin de en az o bölgelerde cirit atan sömürgeciler kadar denizlerde güçlü olduğunun mesajı verilmiştir. Çünkü o dönem yeryüzündeki tüm İslam dünyasının lideri Osmanlı'ydı.
İngilizler o günlerde tüm varlığını Hilafetin Araplara taşınmasına adamıştı. Bu yüzden bölücülüğü fitneyi yaymak için mücadele ediyorlardı. Gemimiz Hindistan'da Bombay limanına uğradığında binlerce Müslüman sevinç gösterileriyle hücum etti. Osmanlı'nın büyüklüğünün ateşini Okyanus sularında şan ve satavetle dalgalandırıyordu gemimiz.. Gazeteler böyle başlık atıyordu. Ve uğradığı her limanda BAĞIMSIZ İslam devleti toprağı saydıkları gemiye hasretle, gözyaşlarıyla akın ediyordu halk yığınları. Bağımsız İslam Devleti toprağı saydıkları gemi içinde Cuma namazı kılabilmek için birbirlerini eziyorlardı. Sevgi ve coşku öylesine büyüktü ki, gece yarılarına kadar gemiden çıkmıyorlardı. Gemide, bir Osmanlı toprağında yatıp, uyumak istiyorlardı.
Karadaki camilerin minarelerinde Osmanlı sancağı dalgalanıyordu. Bu muhteşem tabloyu gören İngiliz ve Hollandalılar, gazetelerinde "Pan-İslamizm" senaryolarını manşetlere taşıyarak "Eyvah" diyorlardı. Bugün aynı muhabbet ve sevgi oralardaki halklarda aynen devam ediyor.
Gönül bağları Ortadoğu'da, Afrika'nın her karışında yine tam karşılığını buluyor.
Dünyanın enerji savaşları yaşadığı bir dönemde, petrolün fışkırdığı her ülkede Türk sevgisi hala halk bazında tavan yapıyor. Tüm bölgede böylesine gönülleri fetheden tek dünya ülkesi Türkiye. Ancak tam 100 yıldır bizi şekillerle, ayrışmalarla, laiklik kavgaları ile kamplaştırarak kavga ettirenler, kendi ülkemize hapsedip ayağımıza pranga vurular. Ne zaman ki güçlenmeye, okyanusları dolaşacak uçak gemileri yapma hazırlıklarına başladık, yine "EYVAH" diyerek korkuya kapıldılar. Artık karşılarında "Başüstüne" demeyen diklenen bir yönetim anlayışı vardı. Enerji hatlarının kilit ülkesi Türkiye kimin kontrolünde olursa, bölge onun olurdu. Onun içindir ellerindeki yüzlerce yayın organı ile hayasızca saldırıyorlar.
Onun içindir, içerideki işbirlikçilerini ön saflara sürüyorlar. Onun için bazıları piyon oluyor Efendilerine, bazıları da "Ne işimiz var oralarda" diye bağırıyor. Ve onu içindir, dünya denizlerinde söz sahibi olmaya hazırlanan Donanmamıza içeriden saldırarak darmadağın etmeye çalıştılar.
Halkın seçtiğine onun için DİKTATÖR diye hücum ettiler. Ve onun içindir ölen Suudi Kral'ın maketini tüm ülkeye yayıp arkasından bir insan eli geçirip, el öptürerek taziyede bulunan bir sisteme sahip çıkıyorlar. Diktatör Suudi Kralları'nı onlar koruyorlar. Diktatör Suudi Kralları'nın 15 milyar dolar yardım ettiği Diktatör SİSİ'lere kucak açıyorlar. Diktatör Esad'ın katliamlarına seyirci kalıyorlar.
Ama iş Türkiye olunca halkın seçtiğine Diktatör diyerek saldırarak alçaklaşıyorlar. Alçaklar hep böyledir.
Osmanlı'yı batırmışlar, hazinelerimizi derin sulara gömmüşlerdir. Yine saldıracaklar, her türlü argümanı ve yerli enstrümanı kullanarak gelecekler. Ancak şimdi hazinelerine ulaşan bir Millet'iz.
Ve "Ertuğrul-Diriliş" başladı artık...