Oyun içinde oyun

Eklenme Tarihi 25 Haziran 2025

HABERİ
SESLİ DİNLE

00:00 00:00
Tüm Sesli Haberler

DAVID Steele vardı bir zamanlar. CIA eski ajanıydı. Ölmeden önce sık sık A Haber'de Yazboz programımıza konuk oldu.

Dünyada yaptıkları operasyonları, hatta darbeleri bile anlattı. O röportajlardan birinde "Humeyni Şahı'ı devirip, Paris'ten Tahran'a inerken o uçakta CIA olarak biz de vardık" diyordu. Yıllarca Batı'nın müttefiki olan Şah, petrol yataklarını millileştirip, yabancı şirketleri kovunca CIA devreye girmişti.

Sen kimdin öyle kafana göre Amerikan şirketlerini kovacaksın? Hemen indirdiler. CIA yeni müttefiki bulmuştu.

Humeyni karşıtı gibi görünen ABD, o devrim sırasında Ayetullah yanlıları Tahran'da Amerikan elçiliğini işgal ederken, Washington'daki bir Albay aracılığı ile el altından İran'a silah satıyordu. Skandal patladıktan sonra o Albay'ı göstermelik yargılayıp ardından Ulusal Kahraman ilan ettiler. İran'a el altından silah sattığı için.

Şimdi İsrail ve İran savaşıyor gibi görünüyor. En kıdemli uzmanlar, gazeteciler, askerler ekrandan taşıyor. Savaşın büyüklüğünü coşkuyla anlatıyor.

Ancak hiç kimse sonuçlarını konuşmuyor. Ve bu savaştaki tuhaflıkları da. Mesela ABD İran nükleer tesislerini vuruyor. Ardından İran Washington'u arıyor.

"Sizin Katar'daki üsleriniz vuracağız" diyor. Trump hemen üssü boşalttırıyor ve "İran'a teşekkür ederim" diyor. Ne şeker bir savaş böyle. Yahu savaşta hiç düşman düşmana teşekkür eder mi? Hiç kimse dillendirmiyor bunları. Halbuki İran da tıpkı İsrail gibi ABD'nin Ortadoğu'daki en büyük gizli müttefikidir. ABD, İran nükleer silah üretiyor diyerek, Hizbullah korkusu yayarak "Pers yayılmacılığı" endişesini şırınga etti önce. Ardından Trump'ı Ortadoğu'ya gönderip, son gezisinde bu korku sopasıyla sadece 3 Arap ülkesine 4 trilyon doları aşan bir silah ve yatırım satışı gerçekleştirdi. İyi ki varsın İran idi durumlar ABD açısından. Bu son mini savaş ile yeni trilyon dolar dağları da bulacaktır diğer Arap ülkelerinde mutlaka.

Ve bir bakıyoruz İsrail gizli servisi de pırıl pırıl fotoğrafları servis ediyor tüm dünyaya.

Yıkıntılar arasında ağlayan kadınların videosunu da. Hani amatör çekimler falan değil ha. Profesyoneller basmış deklanşöre.

Toplasan elli binanın yıkım görüntüleri bunlar.

Dünya bu fotoğraflarla "İsrail Gazze'ye döndü" diye haberlerle çalkalanıyor.

Halbuki alakası yok. Ancak İsrail bir anda İran sayesinde mağdur oluyor.

Siyonist rejimin binlerce çocuğu öldürdüğü Gazze katliamları bir anda unutuluveriyor.

Bebek kadın cesetleri geri plana itiliyor.

Soykırımın üzeri örtülüyor. Yani İran bu minik savaşta İsrail'in ekmeğine yağ sürüyor.

Bugün yarın da öpüşüp koklaşırlar.

Bu manzaranın esas kaybedeni ABD'dir.

Trump'la birlikte başlayan "Savaşsız dünya" rüzgarları çöpe atılmış, Amerika zalim İsrail'in tasmalı köpeği olmuştur adeta. Bu da tüm dünyada artık ABD'ye asla ve asla güvenilmeyeceğini kafalara dank ettiren bir öfke ve nefrete dönüşmüştür. ABD'de bile yapılan tüm anketlerde nüfusun yüzde 60'ından fazlası İsrail'in yanında görünerek İran'ı vurmaya şiddetle karşı olduğunu deklere ediyor. Saldırganlık, terör ve zulüm de İsrail vatandaşlarını da dünyanın her yerinde kendini gizleyecek bir korkaklar sürüsüne çeviriyor. Nüfusun neredeyse yüzde 50'si İsrail'i terk etme niyetini beyan edince yurtdışına çıkış yasağı getirdiler.

İsrail kendi kendini yok ediyor, ABD onun yörüngesinde dönerek yeryüzündeki tüm nüfuzunu hızla eritiyor.

Yani tam anlamıyla ahmakları oynuyor.

Sadece İran'ın nükleer silahı yok. Hindistan, Pakistan ve Kuzey Kore de bu silahlara sahip.

Ancak onlara hiçbir operasyon yapılmıyor.

Çünkü Kuzey Kore ve Pakistan, Çin'in himayesi altında, Hindistan ise ABD-İsrail şemsiyesi altında nükleer silah üretmiştir. İran ise kendi başına bu yatırıma girdiği için dünyaya artık bağlantısız nükleere girmenin zor olduğu mesajı verilmiştir.

Hemen burnumuzun dibinde yaşanan tüm bu gelişmeler, Türkiye'ye yarıyor. Dünyada nefret edilen İsrail Siyonizmi, tükenmişlik noktasına gelen Suriye ve Irak, yıpranan İran manzaralarından dolayı bölgede Türkiye'nin gücü ve nüfuzu daha da artıyor.

O nedenle savunma sanayiimizde yaptığımız hamlelerimizin bugünleri görme vizyonu açsısından ne kadar önemli olduğu bir kez daha karşımıza çıkıyor. Bizim muhalefet şiddetle karşı çıkıyordu bu hamlelerimize.

Dalga geçiyor, "Ne o operasyon mu çekeceğiz dünyaya" diyordu. Halbuki etrafımızda bugün artık bir ateş çemberi var.

Bizim muhalefet bu ateşin içinde bile farkına varamaz dünyada olup bitene. Onların tek derdi CHP Genel başkanlık koltuğu.

Dünya savaşlarla ve yeni tehditlerle çalkalanırken, bizimkiler koltuk savaşı ile birbirini yiyor. Yakında füze yağdıracaklar birbirlerine. Hızla oraya gidiyor muhalefetimiz. Az kaldı.