Her kelâmın alâsı: Lâ ilâhe illallah!

Kelime-i Tevhid öyle bir zikirdir ki, iman ederek bir kez bile söyleyen muhakkak kurtuluşa erecektir

Kıymetli dostlar, dünkü yazımızda duaların efdalini, elhamdülillah'ı sizlere anlatmaya çalışmıştık. Bugün kü yazımızda ise, o hadis-i şerifte geçen ikinci efdali, yani zikirlerin efdali 'kelime-i tevhid' hakkındaki bazı bilgileri, hadis ve ayetleri sizlerle paylaşacağız. Lâ ilâhe illallah, Allah Teâlâ'ya iman ettiğimizi dilimizle ifade şeklimizdir. İmanın ilk şartıdır. İlk mahluk sözüdür. Ama bu haliyle eksiktir. Evet evet, yanlış okumadınız, Lâ ilâhe illallah sözü tek başına söylendiğinde eksik kalır. Ancak Muhammedün Resulullah denilince tamam olur. Hazreti Adem (a.s.) cennetten dünyaya gönderilince bir rivayete göre 300 sene boyunca, göz yaşı döker tövbe istiğfar eder ama tövbesi bir türlü kabul olmaz. Tâki bir gün duasında 'Ya Rabbi! İsmini, isminin yanına yazdığın zât adına, Muhammedun Resulullah adına affet beni.' diyene kadar. O vakit Cenâbı Hak, 'Sen O'nun ismini nereden biliyorsun!' der. Adem Efendimiz de (a.s.) cennetten çıkartılırken son kez arkama dönüp bir bakmıştım. Kapısının üzerinde 'Lâ ilâhe illallah, Muhammedun Resulullah' yazıyordu, oradan öğrendim' der. Ve böylece tövbesi kabul olur. Yani dostlar, Allah Teâlâ Efendimizin Resulü olduğuna imanı, kendisinin tek ilah olduğuna imandan ayırmamış, ikisine birden şahit olanı, samimiyetle iman edeni mümin, yani iman etmiş kişi olarak kabul etmiştir. Şimdi, iman etmek bu kadar basit miydi, diyenler olacaktır, evet bu kadar basit. Bundan sonra geriye, o imana göre yaşamak kalıyor ki; samimiyetle iman eden, tasdik eden kimse için dini yaşamak bir yük veya külfet değil, saadettir. 'Niye saadettir?' diyen olursa, gazetenin internet sitesindeki arşivde bulunan 'Kur'an' başlıklı yazımızdaki 'Din anlaşılınca yaşanmaz, yaşanınca anlaşılır' bölümünü okuyabilir.
Samimiyetle, iman ederek bir kez söyleyen kurtulacak mı?
Dostlar bizim sözümüz değil, Âlemlerin Sultanı Peygamber Efendimiz (s.a.v.) öyle söylüyor. Tirmizi'de geçen o hadisi-i şerifte özetle şöyle buyuruyor Efendimiz (s.a.v.) "Bir kul yevm-i mahşerde hesaba çekilir. İyilikleri ve kötülükleri, yani bütün hayatında yapmış olduğu tahsilatı Cenâb-ı Hakk'ın kurmuş olduğu mizanda tartılmaya başlar. Bazı güzel amelleri olsa da hasenat, (iyilikleri) terazinin kefesinde azıcık bir yer tutar. Kabahatleri ise çıktıkça çıkmaya devam eder ve kul artık cehennemi boylayacağını düşünür. Amel defterlerindeki yaprakların artık sonuncusuna gelinir. Süzülerek yukarından bir yaprak parçası gibi amelinin bulunduğu sayfa mizana doğru inmeye başlar. Kul artık ümidini kesmiş vaziyettedir ve gelen günah olsa zaten günahı çoktur, sevap olduğunu düşünse de bu sevabın karşısında dağlar gibi duran günahlara fayda etmeyecek bir amel olduğunu düşünür. O küçücük görünen parça gelip iyiliklerin bulunduğu kefeye yerleşir. Hemen bununla beraber bir anda ağır basar, seyyiata (günahlara) baskın çıkar. Adamcağız şaşırır ve bu inen neymiş diye bir bakar. Bunun hayatında samimiyetle söylemiş olduğu 'Lâ ilâhe illallah' olduğunu görür ve böylece cennetliklerden oluverir, Allah'a hamd ü senâ eder."
70 BİN KELİME-İ TEVHİD NASIL VE NEDEN ÇEKİLİR?

Dostlar, dinimizde sebebini bilmeden, anadan babadan görerek yaptığımız birçok fiilin, biraz araştırılırsa ya Kur'ân'ın bir âyetine, ya Efendimiz'in (s.a.v.) bir sünnetine veya hadisine, ya Ehl-i Beyti ya da Ashab-ı Mustafa'nın uygulamalarına dayandığını görürüz. 70 bin Kelime-i Tevhid çekmek ve biriktirmek de Efendimiz'in (s.a.v.) Ehl-i Beyti'nden naklen, evliyaullah tarafından bildirilmiştir. Kelime-i Tevhid çekilirken dikkat edilmesi gereken hususlardan bir tanesi de, yukarıdaki yazımızda da belirttiğimiz gibi, tek başına 'Lâ ilâhe illallah' lafzının eksik olduğu, ancak ve ancak 'Muhammedün Resulullah' ile tevhidin tamam olacağıdır. 70 bin tevhid biriktirirken, 'Lâ ilâhe illallah' kısmı dil ile, kulağın duyacağı şekilde söylenirken, insanın içinden de 'Muhammedün Resululah'ı geçirmesi icab eder. Yoksa işini eksik yapmış olur. İbnü'l-Arabî Hazretleri tefsirinde "Bir kişi cehenneme müstahak olsa bile, eğer amel defterinde yetmiş bin kelime- i tevhid var ise, muhakkak o cehennemden azâd olur." buyurmuştur. Bunun sadece diriler için değil, mümin olduğu halde, Allah Teâlâ'nın emir ve yasaklarına riayet etmediği için kabirde azaba uğrayan kişiler için de bir kurtuluş vesilesi olduğu, bizzat yaşadığı bir hâdiseyle etrafındakilere haber vermiştir. Dostlar, Hazretin başından geçen meşhur hikayeyi "Gönül Sahifesi" köşemizde sizlerle paylaştık, dileyenler oradan okuyabilir. Bizim burada esas olarak söylemek istediğimiz başka bir şey daha var. Burada anlattıklarımıza, bazı kafalar itiraz edebiliyor. Adları hoca, kendileri koca cahil bazıları 'Hadi canım, ölünün arkasından da okunur muymuş!
Öldü gitti, onun işi bitti' diyebiliyor.
Acaba anne, babaları ölünce onların da arkasından okumayacaklar mı? Bendeniz merak etmiyor değilim doğrusu. Göçmüşlerin arkasından Kur'ân okumanın, Kelime-i Tevhid, Salât-u Selam hediye göndermenin, dua etmenin âyet ve hadislerle ispatını yapmaktan artık yorulduk. İnternet, ölülerimizin ardından ettiğimiz duaların boş, hatta sapıklık olduğunu iddia eden kör cahillere âlimlerin verdiği cevaplar, reddiyelerle dolu. Sadece internet mi; İslam tarihinde, fitne çıkarmak maksadıyla bu ve benzeri fikirlerini yaymaya kalkanlara karşı yazılan eserlerden, müstakil bir kütüphane kurulur. Ama eskilerin dediği gibi, "Köre nedir köre ne, Görenedir görene...." Kıymetli kardeşlerim, bir kez okuyan cehennem azabından kurtuluyorsa 70 bin kere okuyan neler kazanır. Bir kez okunması 99 derde deva, onların da en düşüğü sıkıntıysa, 70 bin kere okuyanda hangi dert kalır. Mümin olana, ibadet, taat, hayırda yarışmak, onları artırmak yakışır, muhakkak.
ESSAHTAN ALLAH DİYEN

Dostlar, yazımızın başından beri samimiyete hususi vurgu yapıyoruz. Tevhidi lafzen diyenle, kalbinden imanla diyen arasındaki farkı ortaya koymaya çalışıyoruz. Sanırız bir örnekle buraya kadar anlatmak istediklerimiz kâmilen anlaşılacak.
Yasaklı yıllardan birinde, Kasımpaşa civarında bir tekkeyi polisler, zâbitler basmış. Zikredenlerin hepsini toplayıp önce karakola, sonra da hakim karşısına çıkarmışlar. Hakim güngörmüş bir zat; sırf zikrettiler, Allah dediler diye yaşlısı, genci bir sürü insanı hapse atmaya gönlü razı olmamış. İnkâr etsinler de, beraat ettireyim maksadıyla, 'Şimdi siz essah essah Allah mı dediniz?' diye sormuş. Sormuş da, Kasımpaşalıya sormuş; inkâr eder mi hiç. 'Nerdeee Hakim Bey.' demiş bizim Kasımpaşalı. 'Essahtan Allah deseydik, kralı gelse bizi yakalayamazdı.' Samimiyetle, yani Kasımpaşalı'nın tabiriyle 'Essahtan' bir kez 'La ilahe illallah' diyen kişinin halini ve kazanacaklarını, yerimiz elverdiği ölçüde anlatmaya çalıştık.
Tevfik Allah'tan vesselam...
KABİR AZABINI KALDIRAN HEDİYE

Evliyanın büyüklerinden İbnü-l Arabi (k.s.) bir gün, kabristanın önünden geçer. O sırada, yanyana duran iki kabrin başında bir çocuğun hıçkırıklarla ağladığını görür. Merakından ve belki çocuğun bir ihtiyacını görürüm düşüncesiyle yanına gider. Çocuk hıçkırıklarla, 'Allah'ım annemi ne olur affet, üzerindeki kabir azabı kaldır.' diye dua etmektedir. (Dostlar derlerki, keşf-i kubur, seyr-ü sülüka giren yeni dervişe verilen ilk esmada zuhur eden hallerdendir. Artık evliyaullahın neler neler gördüğünü, sizin irfanınıza bırakıyorum.) İbnü-l Arabi Hazretleri (k.s.) kabirdeki kişinin haline bakar; hakikaten azab edilmekte olduğunu görür. Çocuğunda keşif sahibi olduğunu ve bu azabı gördüğü için, böyle dertli dertli, ağlaya ağlaya dua ettiğini hemen anlar. Yeni tamam ettiği ve henüz kimseye hediye etmediği, bağışlamadığı bir Kelime-i Tevhid hatmi olduğu, yani 70 bin tevhid biriktirdiği aklına gelir. Çocuğun haline dayanamaz ve oracıkta, 'Ya Rabbi, nasip ettiğin ve tamamlattığın o, 70 bin tevhidi, ben burada azab içinde yatan kadına bağışlıyorum. Ne olur kabul et!
Azabı üzerinden kaldır. Sen herşeye kadirsin' diye dua eder.
Müminin, tanımadığı mümin kardeşi için yapacağı dua, kabul olacağı kesin olan dualardandır.
Hazretin, tanımadığı bu kadıncağız için yaptığı dua da, bağışladığı tevhidler de kabul olur ve bir anda ateşin, azabın içindeki kadının hali değişir. Azab kalkar, kabri bir cennet bahçesine dönüşür. Bu durumu gören çocuğun gözyaşları bu kez sevinçten akmaya başlar.
AYET-İ KERİME
"Onlar ki ayakta dururken, otururken ve uyumak için uzandıklarında Allah'ı zikrederler [ve] göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde tefekkür ederler: "Ey Rabbimiz!
Sen bunları[n hiç birini] anlamsız ve amaçsız yaratmadın. Sen yücelikte sınırsızsın! Bizi ateşin azabından koru!" Âl-i İmrân, 191
HADiS-İ ŞERİF
"Ey Ebu Hureyre! Can çekişen kimseye Kelime-i Tevhid'i telkin et; zira 'Lâ ilâhe illallah' günahlar yığınını yıkıp târumâr eder" Ebu Hureyre'nin "Ey Allah'ın Rasûlü! Bu ölüler için böyle... Peki diriler için durum nasıldır?" diye sorması üzerine de şöyle buyurur: "Diriler için, günahları daha fazla ortadan kaldırıcıdır." Deylemî

"Sübhanallah diyen, Allah'ı zikretmiş olur. Allah da onu anar. Elhamdülillâh derse, Allah'a şükretmiş olur. Allah da ihsanını artırır. Lâ ilâhe illallah derse, işte o öyle bir kelime-i tevhiddir ki, kim bu kelimeyi şüphe, kibir ve zulüm etmeden söylerse Allah onu ateşten korur." Hâkim
SORDUM ÖĞRENDİM
Hatm-i tehlil nedir?
Kelime-i Tevhid veya tehlil "Lâ ilâhe illallah" demektir. 70 bin Kelime-i Tehlil okumaya Hatm-i Tehlil denir. Kelime-i Tevhid, yani "Lâ ilâhe illallah" sözü ağızdan çıkarken, kişinin 'Muhammedün Resulallah'ı da içinden söylemesi gerekir.
DUA

Ya Rabbi! Seninle aramı açacak bütün nurâni ve zulmâni perdelerden Seninle, Sana sığınırım. Ya Rabbi! Ahlakımı, ahlakı rezileyeden ahlakı hamidiyeye yükselt. Ve ruhumu, Nuru Muhammediyeye ve Ruhu Muhammediyeye yakîn eyle. Amin
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.