Şebnem Ferah enkaz altından çıkan kırık oyuncağın hikayesini anlattı: Bir kez bile o kutuya dokunamadım

Şebnem Ferah, Elazığ’daki depremzedelere duygusal bir mesaj gönderdi. 17 Ağustos 1999 depreminde babası Ali Ferah’ı kaybeden Şebnem Ferah, Instagram paylaşımıyla dikkat çekti. Türkiye'yi derinden sarsan Elazığ - Malatya depremi sonrası sanat camiası da üzüntülerini sosyal medyadan dile getiriyor. Deprem sonrası paylaşım yapan ve yardım çağrısında bulunan ünlü isimler arasında bulunan Şebnem Ferah, yaşadığı acı dolu anları sevenleriyle paylaştı.

Giriş Tarihi 26 Ocak 2020, 13:43 Güncelleme 26 Ocak 2020, 16:32
Şebnem Ferah enkaz altından çıkan kırık oyuncağın hikayesini anlattı: Bir kez bile o kutuya dokunamadım

İÇİNDEKİLER

Elazığ - Malatya depremi sonrası sanat camiası da üzüntülerini sosyal medyadan dile getiriyor. Deprem sonrası paylaşım yapan ve yardım çağrısında bulunan ünlü isimler arasında öyle bir isim vardı ki onun hikayesi oldukça farklıydı. Ünlü sanatçı Şebnem Ferah Instagram hesabından yaptığı paylaşımla milyonların içini sızlattı!

YÜREK SIZLATTI!

17 Ağustos 1999 depreminde babası Ali Ferah'ı kaybeden Şebnem Ferah yaşadığı acı dolu anları sevenleriyle paylaştı. Şebnem Ferah, Instagram paylaşımıyla Elazığ'daki depremzedelere duygusal bir mesaj gönderdi. İşte Şebnem Ferah'ın babası Ali Ferah'ın hayatını kaybettiği enkazdan çıkan kırık oyuncağın hikayesini anlattığı paylaşımı...

Kocaeli'nin Gölcük ilçesinde 17 Ağustos 1999'da meydana gelen depremde babasını kaybeden Şebnem Ferah, cuma gün Elazığ'da yaşanan 6.8 büyüklüğündeki deprem sonrası Instagram hesabından bir mesaj yayınladı. Babası Ali Ferah'ı depremde kaybetmenin acısını kelimelere döken ünlü şarkıcı şunları yazdı:

ENKAZDAKİ KIRIK OYUNCAK

"Fotoğraftaki 3-4 yaşlarımdan kalma, kırılmış bir oyuncak piyano. Küçücükken her bir tuşuna dokunduğumda kendime kocaman dünyalar yaratmayı öğrenmişim. Tabii sonradan bazı objeler sembolikleşebiliyor; annem ve babam bu oyuncağımı hep saklamışlar...
1999 depreminden sonra enkazdan bu oyuncak kırılmış parçalarıyla bir şekilde çıkmış. Bana bir poşetin içinde verdiler. Poşeti açtığımda kırılmış bir oyuncak ve bolca beton tozu vardı. Un ufak olmuş o beton parçaları bizden babamızı, binlerce insandan sevdiklerini almıştı... Poşeti bir kutuya koydum. Aradan 20 yıl geçti. Bir kez bile o kutuya dokunamadım.


Dün gece hiç uyumadım. O kutuyu açtım, parçaları elimden geldiğince yapıştırdım. Henüz bitmedi, biraz daha uğraşmam gerek... Biraz da düşündüm tabii: 48 yaşında koca bir kadın oldum, her yerde ve her şeysiz yaşayabileceğimi, daha doğrusu hayatta kalabileceğimi düşünürüm hep. Bazı saniyelere bir ömür sığdırabilirim, bir sevdiğime birkaç saniye sarılıp vedalaşabilir ve o saniyeleri hayatımın geri kalanında her an yaşayabilirim. Sağlam olduğunu düşündüğüm her şey saniyeler içinde silinebilir. Şimdi beni herhangi bir zaman diliminin o saniyelerden daha uzun sürdüğüne kim inandırabilir?

İZLERİNİ TAŞIYACAKLAR

Pek çok şeyi birbirine eklediğimde düşünüyorum da artık yaralanmış biriyle karşılaştığımda fark edebiliyorum, hissedebiliyorum, hiçbir şey anlatmasına gerek yok...
Elazığ ve çevresinde insanların büyük çoğunluğu; izlerini kalplerinde ömür boyu taşıyacakları şekilde yaralandı. Acılarını derinden paylaşıyorum. Hayatını kaybedenlere rahmet, yakınlarınaysa kendilerini onarabilmeleri için kuvvet diliyorum..."